YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/1886
KARAR NO : 2014/17123
KARAR TARİHİ : 02.09.2014
Tebliğname no : 12 – 2013/158129
Mahkemesi : İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi
Tarihi : 04/02/2013
Numarası : 2012/376-2013/17
Dava : 466 sayılı Kanun gereğince tazminat
Davacının maddi ve manevi tazminat talebinin reddine ilişkin hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Davalı vekilinin, 25.03.2013 tarihli dilekçe ile temyizden feragat etmesi sebebiyle temyiz incelemesine yer olmadığına karar verilerek davacı vekilinin temyizine yönelik yapılan incelemede;
1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5320 sayılı CMK’nın Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 18. maddesi ile 07.05.1964 gün ve 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkındaki Kanun yürürlükten kaldırılmış ve 5271 sayılı CMK’nın Yedinci Bölümünde, “Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat” ana başlığı altında, 141 ilâ 144. maddelerinde, tazminat isteme koşulları ve sonuçları yeniden kapsamlı bir şekilde düzenlenmiş ise de; 5320 sayılı Kanun’un 6/2. maddesindeki Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141 ilâ 144. madde hükümlerinin 1 Haziran 2005 tarihinden itibaren yapılan işlemler hakkında uygulanacağı bu tarihten önceki işlemler hakkında ise, 07.05.1964 tarihli ve 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağının belirtilmiş olması karşısında; yapılan işlemden kasıt davacının tutuklandığı tarih olup, bu tarih itibariyle de tazminat istemi hakkında 466 sayılı Kanun hükümleri esas alınarak bir karar verilmesi gerektiği ve 466 sayılı Kanun’un 2/1. maddesinde dava açma süresinin kesinleşmiş beraat hükmünün bizzat sanığa (davacıya) tebliği ile başlayacağının öngörülmüş olması, bu kapsamda, tazminat talebinin dayanağını oluşturan Van 2 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 13.10.2003 tarih, 2002/97 esas, 2003/159 karar sayılı beraat hükmünün 04.11.2003 tarihinde kesinleştiği, davanın ise 17.09.2012 tarihinde açıldığı dikkate alınarak; kesinleşme şerhli beraat hükmünün davacıya tebliğ edilip edilmediği veya davacının hakkındaki beraat hükmünün kesinleştiğini dosyadan belge almak ve benzeri yollarla öğrenip öğrenmediği şüpheye yer verilmeyecek şekilde belirlenip kesinleşme şerhli karar örneğinin tebliğ edilmediği ve davacının hakkındaki beraat hükmünün kesinleştiğini sair yollarla öğrendiğinin tespit edilememesi halinde, dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulu’nun 23.03.2010 gün ve 2009/256 esas, 2010/57 karar ve 06.05.2014 tarih ve 2014/141 esas, 2014/229 sayılı kararları
gereğince, davanın süresinde açıldığının kabulü ile yargılamaya devamla esas hakkında bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı gerekçe ile tutuklama işleminin yapıldığı tarihte yürürlükte olmayan 5271 sayılı CMK’nın 142/1. maddesi gereğince davanın süre yönünden reddine karar verilmesi,
2-Yapılan temyiz incelemeleri sırasında, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak birden fazla dava açıldığının tespit edilmesi nedeniyle, hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, davacı lehine aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış başka dava bulunup bulunmadığının, Ulusal Yargı Ağı Sistemi üzerinden sorgulanıp, ilgili maliye hazinesinden sorularak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
İsabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 02/09/2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.