Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/18100 E. 2014/24866 K. 08.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/18100
KARAR NO : 2014/24866
KARAR TARİHİ : 08.12.2014

Tebliğname No : 12 – 2012/290542
Mahkemesi : Küçükçekmece (Kapatılan) 3. Sulh Ceza Mahkemesi
Tarihi : 02/02/2010
Numarası : 2008/1044-2010/67
Suç : Taksirle yaralama

Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık ve mağdur vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
CMK’nın 234/2. maddesindeki zorunluluğa rağmen mahkemece barodan kendisine vekil atanmamış olması nedeniyle davaya katılma hakkını kullanamayan mağdur E.. E..’ın, aynı Kanun’un 260. maddesi uyarınca katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar gören sıfatıyla temyiz hakkının bulunduğu kabul edilerek, Dairemizin 26.06.2012 tarihli tevdi kararı üzerine yerel mahkemece barodan atanan vekili aracılığıyla hükmü temyiz etmek suretiyle katılma iradesini ortaya koyan mağdurun, CMK’nın 237/2. maddesi uyarınca davaya katılmasına karar verilerek yapılan incelemede:
Dosya içeriğine göre; … plakalı otomobil sürücüsünün, gündüz vakti, meskun mahalde, iki yönlü yolda seyir halindeyken, kontrolsüz kavşakta sola dönüşe geçmek istemesi üzerine, karşı yönde, kendi şeridinden gelen ehliyetsiz sürücü F. İ.. idaresindeki motosikletle çarpışması sonucu, motosikletin arkasında yolcu olarak bulunan 16 yaşındaki mağdur E.. E..’ın hayati fonksiyonlarını ağır (4) derecede etkileyen kemik kırığı oluşacak şekilde yaralanarak otomobil sürücüsünün kaza mahallini terk ettiği olayda;
Sanığın kendi içerisinde ve birbiriyle uyumlu savunmalarında, kaza anında aracı kendisinin sevk ve idare ettiğini ifade etmiş ve aşamalarda bu yöndeki beyanından dönmemiş olması, hayatın olağan akışına göre, atılı suçu üstlenecek kişinin, alkollü olmaması ya da alkolün vücudundaki etkisi tamamen geçtikten sonra teslim olması gerekirken, sanığın yaklaşık iki saat sonra teslim olup, 0,36 promil alkollü olduğunun tespit edilmiş olması, gerek mağdur E.. E..’ın, gerek F. İ..’nin, soruşturma aşamasında, olayın sıcağı sıcağına ve hazır bulunan vekillerinin yardımıyla vermiş oldukları beyanlarında, otomobil sürücüsünün bayan olduğuna dair bir iddialarının ya da eşgaline ilişkin açıklamalarının bulunmaması karşısında, kazayı görmeyen mağdurun babası şikayetçi M.. E..’ın, motosiklet sürücüsü F. İ..’nin kazaya karışan otomobilin sürücüsünün bayan olduğunu söylediği ve oğlunun yaralanmasına neden olan kişinin sanık olmadığı yönündeki iddiasının soyut aşamada kaldığı, F. İ.. ve E.. E..’ın bu konuda beyanlarının alınmamış olmasının, hükmün esasına etkili olmayacağı anlaşılmakla, tebliğnamedeki (1) numaralı ve ek tebliğnamedeki bozma düşüncelerine; mahkemece icra edilen 04.11.2009 tarihli keşif, keşif esnasında çekilen olay mahallini ve çarpma noktasını gösterir fotoğraflar ile dosya kapsamı dikkate alındığında, keşif sonucu polis memuru tarafından hazırlanan 11.11.2009 tarihli bilirkişi raporu, oluşa uygun ve yeterli görüldüğünden, tarafların kusur durumlarına ilişkin yeniden rapor alınmasının sonuca etkili olmayacağı anlaşılmakla, tebliğnamedeki (2) numaralı bozma düşüncesine; keşif esnasında hazır olduğu anlaşılan 03.08.1992 doğumlu mağdur E.. E..’ın, kimlik bilgileri alınmadan ve CMK’nın 234. maddesinde belirtilen hakları hatırlatılmadan, henüz 18 yaşını tamamlamadığı halde CMK’nın 234/2. maddesi uyarınca istemi aranmaksızın vekil hazır bulundurulması gerektiği de düşünülmeden ifadesi alınmış ise de, olayın oluşu ve diğer deliller karşısında hükmün yalnızca mağdurun beyanına dayanmadığı ve hükümden sonra Dairemizin 26.06.2012 tarih, 2011/21649 esas, 2012/16025 karar sayılı ilamı doğrultusunda dosyanın gönderildiği yerel mahkemece mağdura Baro tarafından vekil atanmış olup, mağdur vekilince hükmün temyiz edildiği anlaşılmakla, tebliğnamedeki (3) numaralı bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın kusura, katılan vekilinin eksik incelemeye ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde TCK’’nın 61/1 ve 22/4. maddelerinde yer alan ölçütlerden olan failin kusuru, meydana gelen zararın ağırlığı, suçun işleniş biçimi ile suçun işlendiği yer ve zaman nazara alınmak suretiyle aynı Kanun’un 3/1. maddesi gereğince işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmolunması gerekirken, sanığın asli kusurlu olduğunun mahkemece de kabul edildiği somut olayda, sanığın taksirinin yoğunluğu ve mağdurun hayati fonksiyonlarını ağır (4) derecede etkileyen kemik kırığı oluşacak şekilde yaralandığı gözetilerek, alt sınır aşılarak hak ve nasafete uygun bir ceza tayini yerine, asgari hadden ceza tayin edilmesi,
2- Hükmün esasını teşkil eden kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında, sanığa hükmedilen sonuç adli para cezası hesaplanırken, sanık hakkında belirlenen tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktarın çarpılması işlemi sırasında, uygulanan kanun ve maddesinin gösterilmemesi suretiyle CMK’nın 232/6. maddesine aykırı hareket edilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanık ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 08.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.