Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/17485 E. 2015/3263 K. 23.02.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/17485
KARAR NO : 2015/3263
KARAR TARİHİ : 23.02.2015

Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : 466 sayılı Kanun gereğince tazminat
Hüküm : Davanın reddi

Davacının tazminat talebinin reddine ilişkin hüküm, davacı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Davanın tümüyle reddedilmesi karşısında, davalı hazine yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 3.000 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, 2.640 TL vekalet ücretine hükmedilmesi ile davanın tümüyle reddedilmesi karşısında, davalı …nin yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağının gözetilmemesi temyiz edenin sıfatına göre bozma nedeni yapılmamıştır.
Dava 466 sayılı Kanun hükümlerine dayalı tazminat istemine ilişkin olup; Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2009/256 Esas ve 2010/57 sayılı kararına göre 466 sayılı Kanunun 2. maddesindeki üç aylık sürenin başlangıcı için 21/04/1975 tarih ve 3-5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına atıf yapılarak kesinleşen beraat kararından davacının haberdar olmasının aranması gerektiği ve dairemizce benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 06.05.2014 tarih, 2014/141 esas, 2014/229 sayılı kararında da belirtildiği üzere beraat veya kovuşturmaya yer olmadığına dair kararların Yazı İşleri Yönetmeliğine göre süresinde tebliğ edilip kesinleşme tarihinden itibaren her halükarda 10 yıl, kesinleşmiş kararların tebliğinden itibaren ise 3 ay içinde tazminat davalarının açılması gerektiği şeklindeki kabulü dikkate alındığında, tazminat davasının dayanağını oluşturan … 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 02.06.2005 tarih, 2003/167 E-2005/200 K sayılı beraat hükmünün 13.07.2005 tarihinde kesinleştiği, davacının 14.07.2009 tarihli dilekçesi ile beraat ettiği ceza dava dosyasında tutuklu kaldığı sürenin mahkum olduğu ve infazı yapılmakta olan diğer bir hapis cezasından mahsubunu talep ettiği, ancak mahsup talebinin reddedildiği ve red kararının 01.12.2009 tarihinde kesinleştiği, bu suretle davacının hakkında verilen beraat hükmünün kesinleştiğinden 01.12.2009 tarihi itibariyle haberdar olduğu, buna karşın davanın ise 01.03.2013 tarihinde açıldığı, bu nedenle tazminat davasının 466 sayılı Kanunda öngörülen 3 aylık sürede açılmadığının anlaşılması karşısında, davacının bu şekilde dava açmasının, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. ” şeklinde düzenleme bulan dürüstlük kuralına aykırı olduğu da belirlenerek, açıklanan bu nedenlerle davanın süresinde açılmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde, tutuklama işleminin yapıldığı tarihte yürürlükte olmayan 5271 sayılı CMK’nın 142/1. maddesine göre süresinde açılmadığı gerekçesiyle reddedilmesi gerekçesi itibariyle yanlış, sonucu itibariyle doğru kabul edilmiştir.
Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, davacının davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğuna ilişkin temyiz itirazının reddiyle hükmün, isteme uygun olarak ONANMASINA, 23.02.2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.