Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/1711 E. 2014/24887 K. 08.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/1711
KARAR NO : 2014/24887
KARAR TARİHİ : 08.12.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/164868
Mahkemesi : Bodrum 1. Asliye Ceza Mahkemesi
Karar Tarihi : 04/12/2012
Numarası : 2011/420 – 2012/1267
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıkların beraatlerine ilişkin hükümler, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulu’nun 07.03.1986 tarih ve 2031 sayılı kararıyla korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olduğu kabul edilen ve yine aynı Yüksek Kurul’un 03.07.1987 tarih ve 3492 sayılı kararıyla kentsel ve 3. derece arkeolojik sit alanı ilan edilen bölge içerisinde yer alan, Muğla ili, Bodrum ilçesi, Çarşı mahallesi,.. ada, .. sayılı parselde yer alan tescilli binada, Muğla Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu görevlilerince yapılan denetimde, izin alınmadan binaya iki ayrı kotta ahşap pergole yapıldığının, avlu giriş kapısının sağında tek katlı küçük bir müştemilat yapıldığının, binanın pencerelerine demirden korkulukların takıldığının ve baca boyutlarının değiştirildiğinin tespit edildiği, bu tespitler üzerine, ilgili Koruma Bölge Kurulu’nun 18.08.2010 tarih ve 6306 sayılı kararıyla sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verildiği, binanın sahibi olan P.. Ş.. ve oğlu M.. Ş.. hakkında soruşturmaya başlandığı ve 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan davanın açıldığı, her ne kadar mahkemenin hükme esas aldığı 03.01.2012 tarihli arkeolog, inşaat mühendisi ve kadastro teknisyeninden oluşan heyet raporu ile 04.07.2012 tarihli arkeolog bilirkişiden alınan ek raporda, yapılan uygulamaların kaldırılabilir nitelikte oldukları, bu nedenle de 2863 sayılı Kanuna aykırılık bulunmadığı belirtilmiş, bu raporlara dayanan mahkemece de sanıkların beraatlerine karar verilmiş ise de; 04.11.2011 tarihli olay yeri keşfi tutanağından, bilirkişi raporlarından, olay yerini gösterir fotoğraflardan ve sanıkların beyanlarından anlaşılacağı üzere, tescilli bina üzerinde ve avlusunda inşai ve fiziki müdahale oluşturan uygulamaların yapılmış olduğu ve izin alınmadan yapılan bu uygulamaların kaldırılmadıkları, böylece davaya konu eylemlerin sabit olduğu anlaşılmakla;
Üzerinde müdahale gerçekleştirilen taşınmazın 2863 sayılı Kanunun 6. maddesi kapsamında tescilli kültür varlığı olması nedeniyle taşınmazda izinsiz ya da izin kapsamı dışında yapılan her türlü inşai faaliyetin suç oluşturacağı, bu bakımdan müdahalenin binanın içinde ya da dışında gerçekleştirilmesinin önem arz etmediği, bu kapsamda tescile esas bilgi ve belgeler getirtilerek, izinsiz yapılan tadilatın yapının tescil edilmesine neden olan kriterlere uygun olup olmadığının, yapıya ait orjinal dokuya uyum sağlayıp sağlamadığının, tescilli kültür varlığında zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi gerektiği,
Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde; tescile esas bilgi ve belgelerin dosya kapsamına getirtilmesi, olay yerinde sanat tarihçi ve inşaat mühendisi ile yeniden keşif icra edilerek, öncelikle yapılan izinsiz uygulamaların, kullanılan malzemelerdeki eskime durumu nazara alınarak yapım tarihleri ile yapan sorumluların tespit edilmesi ve sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun tayin edilmesi, izinsiz uygulamaların yapım tarihleri ile yapan kişilerin tespitinin ardından uygulamaların, tescilli kültür varlığının bütünü ve dolayısıyla orjinal dokusu ile uyumlu olup olmadığının, niteliğinin ve yapıda zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi, taşınmazın bu nitelikte bir zarar gördüğünün belirlenmesi durumunda sanıkların, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1-1.cümlesi uyarınca cezalandırılması; bu nitelikte bir zararın mevcut olmadığının, ancak yapılan tadilatın ruhsata tabi inşai ve fiziki müdahale kapsamında bulunduğunun belirlenmesi durumunda, 6498 sayılı Kanun ile değişik 65/1-2.cümlesi uyarınca cezalandırılması; yapılan bu tadilatın ruhsata tabi olmayan, “basit onarım” niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde ise, 5498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/4. maddesi ile cezalandırılması gerektiği gözetilmeksizin; eksik araştırma ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, sanıkların beraatlerine ilişkin hükümlerin isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 08.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.