Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/16785 E. 2014/18733 K. 25.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/16785
KARAR NO : 2014/18733
KARAR TARİHİ : 25.09.2014

Tebliğname no : KYB – 2014/280733
Mahkemesi : Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesi
Tarihi : 04/04/2014
Numarası : 2014/220 – 2014/220

Taksirle öldürme suçundan sanık S.. K..’nın,5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 85/2, 62/1, 50 ve 52. maddeleri gereğince 15.200,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, sanığa ait Kırklareli Trafik Şube Müdürlüğünden verilmiş 24/02/1978 tarihli ve 20624 numaralı E sınıfı sürücü belgesinin aynı Kanun’un 53/6. maddesi gereğince 1 yıl süre ile geçici olarak geri alınmasına dair, Bakırköy 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 12/03/2009 tarihli ve 2008/153 esas, 2009/71 sayılı kararının Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 07/01/2013 tarihli ve 2012/6192 esas, 2013/168 sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmek suretiyle kesinleşerek infaza geçilmesini müteakip, hükümlü vekilince el konulan ehliyetin iadesinin talep edilmesi üzerine istemin reddine ilişkin, Bakırköy 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 17/03/2014 tarihli ve 2014/229 degişik iş sayili kararına karşı yapılan itirazın reddine dair, Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 04/04/2014 tarihli ve 2014/220 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Benzer bir olaya ilişkin, Yargitay 12. Ceza Dairesinin 20/12/2013 tarihli ve 2013/26289 esas, 2013/30393 karar sayılı ilamında da belirtildigi üzere, sürücü belgesinin geri alınması tedbirinin, adli para cezası ve erteli hapis cezası içeren hükümler ile birlikte verilmesi halinde, hakkaniyet, hak ve nasafet ilkeleri ile TCK’nin 3. maddesinin 1. fıkrasında yer alan, “Suç işleyen kişi hakkinda işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur.” şeklindeki düzenleme uyarınca, hükümlü hakkında 1 yıl süre ile ehliyetinin geri alınmasına karar verilmesine karşın, adli para cezasının infazından sonra ehliyetin geri alınması tedbirinin uygulanması cihetine gidilirse, adli para cezasinin 20 eşit taksitle ödeneceği dikkate alındığında hükümlünün ehliyetine 32 ay süre ile el konulmuş olunacağından ve bu durumun suç ve cezanın orantılılığı kuralına aykırılık oluşturacağı düşünüldüğünden, yapılan itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet gorülmediğinden bahisle; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Adalet Bakanlığı Ceza işleri Genel Müdürlüğünün 16.07.2014 gün ve 94660652-105-34-7062-2014-14636/49043 sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve evrak tevdi kılınmakla;
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
TCK’nın 53/6. maddesinde yer alan “Belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkûmiyet halinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebilir. Yasaklama ve geri alma hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe girer ve süre, cezanın tümüyle infazından itibaren işlemeye başlar.” şeklindeki düzenleme incelendiğinde;
Maddenin ilk dört fıkrasındaki düzenlemelerin kasten işlenen suçlarda hapis cezasının yasal sonucu olduğu ve hükümde belirtilmemiş olsa dahi sanık veya hükümlü
lehine aleyhe bozma yasağına konu olamayacağı, ancak beşinci fıkradaki düzenlemede adli para cezasına mahkumiyet halinde de mahkemece hükmedilmek koşuluyla hak yoksunluğuna karar verilebileceği ve bu hak yoksunluğunun para cezaları açısından adli para cezasının tümüyle infazından sonra başlayacağında kuşku bulunmamaktadır.
TCK’nın 53/6. fıkrasının uygulanma koşullarına gelince, anılan fıkrada hapis veya adli para cezasına mahkumiyet ayrımı yapılmaksızın mahumiyet yeterli görüldüğünden, taksirle işlenen suçlarda hakim tarafından hükmedilmek ve süresi belirtilmek koşuluyla, fıkradaki bir meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına veya sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilmesi mümkündür. Hapis cezasına mahkumiyet halinde cezanın infazı süresince yoksun bırakılan kişi bu meslek veya sanatı fiilen icra edemeyeceğinden veya sürücü belgesini kullanamayacağından, yasaklama ve geri alma hükmünün hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe girmesinde ve sürenin cezanın tümüyle infazından sonra işlemeye başlamasında maddenin diğer fıkralarındaki düzenlemelere herhangi bir aykırılık veya adeletsizlik bulunmamaktadır. Ancak; adli para cezasına mahkumiyet halinde veya cezanın ertelenmesi halinde fıkranın infaz koşullarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
Şöyle ki;
1- Sanık hakkında hükmedilen hapis cezasının ertelendiğini ve üç yıllık denetim süresi öngörüldüğünü, yine aynı ilamda sürücü belgesinin altı ay alınmasına karar verildiğini düşünelim, bu ihtimalde sanığın mahkumiyeti kesinleşecek, kesinleşme ile birlikte sürücü belgesinin geri alınmasına ilişkin karar yürürlüğe girecek üç yıllık denetim süresince hükümlü bu sürücü belgesini kullanamayacak, üç yıllın sonunda TCK’nın 51/8. maddesi uyarınca ceza infaz edilmiş sayılacak ve sürücü belgesinin geri alınmasına ilişkin süre başlayacaktır, görüldüğü gibi sürücü belgesi gerçekte altı ay değil bu ihtimalde üç yıl altı ay alınmıştır. Oysa hükmeden mahkeme sürücü belgesinin altı ay alınmasına karar vermiştir. Bu uygulamanın maddesinin amacı ve özüyle TCK’nın 3. maddesindeki, güvenlik tedbirlerinin işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olması gerektiğine ilişkin hükümle bağdaşmadığı açıktır.
Aynı çelişkili durum para cezaları açısından da söz konusudur, sanık hakkında hükmedilen adli para cezasının ekonomik ve sosyal durumu itibarıyla aylık 20 eşit taksitte ödenmesine karar verilmesi halinde, sürücü belgesi hüküm kesinleşir kesinleşmez alınacak, belki de çalışarak adli para cezasını ödeyeceğini düşünen ve mesleği şoförlük olan sanık birden 20 ay boyunca mesleğini icra edemez hale gelecek, aslında sürücü belgesi bir yıl alınmış olmasına karşın, 1 yıl 20 ay boyunca sanık bu haktan mahrum edilmiş olacaktır.
Bu adil olmayan ve yasanın amacıyla da bağdaşmayan uygulamaların önlenmesi için, sürücü belgesinin geri alınması tedbirinin, adli para cezası ve erteli hapis cezasını içeren hükümler ile birlikte verilmesi halinde, hakkaniyet, hak ve nasafet ilkeleri ile TCK’nın 3. maddesinin 1. fıkrasında yer alan, “Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur.” şeklindeki düzenleme nazara alındığında Bakırköy 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 12.03.2009 tarihli hükmü ile TCK’nın 85/2, 62/1, 50, 52, 52/4, 63 ve 53/6. maddeleri uyarınca 15.200 TL adli para cezası aylık 20 eşit taksit ve sürücü belgesinin 1 yıl süreyle geri alınmasına ilişkin hüküm nedeniyle, dosya içerisinde bulunan Kırklareli Cumhuriyet Başsavcılığı İlamat ve İnfaz Bürosunun 14.03.2014 tarihli yazısından hükümlü hakkında adli para cezasının infazına devam edilmekte olduğu, infazın 04.11.2014 tarihinde tamamlanacağının belirtilmiş olması, yine dosya içerisinde bulunan 15.03.2013 tarihli teslim tesellüm belgesinden de
TCK’nın 53/6 maddesi uyarınca hükümlünün sürücü belgesinin 15.03.2014 tarihinde teslim alındığı, böylece hükümlünün sürücü belgesinin, hakkında tayin edilen adli para cezasının infazı tamamlanmadan geri alındığı anlaşılmakla;
Kanun yararına bozma istemine atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde bulunduğundan Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 04.04.2014 tarihli ve 2014/220 D. İş sayılı kararının CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA; müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 25.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.