YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/15805
KARAR NO : 2015/11893
KARAR TARİHİ : 25.06.2015
Sulh Ceza Mahkemesi
Suç :Trafik güvenliğini tehlikeye sokma
Hüküm :TCK’nın 179/3-2, 62/1, 50, 52. maddeleri gereğince mahkumiyet.
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan yapılan yargılama sonucunda, sanığın TCK’nın 179/3-2, 62 maddeleri gereğince 2 ay 15 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına, CMK’nın 231/5. maddesi gereğince sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, aynı maddenin 8. fıkrası uyarınca sanığın 5 yıllık denetim süresine tabi tutulmasına ve 3 ay boyunca araç kullanmama yükümlülüğüne tabi tutulmasına dair Sulh Ceza Mahkemesinin 09.01.2013 tarih, 2012/224-2013/10 sayılı kararın kesinleşmesi üzerine Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce yapılan tebligata uymaması nedeniyle yükümlülük ihlalinde bulunan sanık hakkında Sulh Ceza Mahkemesince açıklanan 25.03.2014 tarih ve 2014/21-177 sayılı hüküm incelendi;
CMK’nın 231. maddesinin 11. fıkrasında, denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suçun işlenmesi halinde veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması halinde mahkemece hükmün açıklanacağı belirtilmiş olup, bu iki halin gerçekleştiğinin saptanması durumunda, mahkemece yapılacak işlem, önceden verilen ancak, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına konu olması nedeniyle hukuki varlık kazanmayan hükmün açıklanmasından ibarettir. Bu iki şarttan birine aykırılık nedeniyle hükmün açıklanması halinde mahkemece, uygulanmasında yasal zorunluluk bulunduğu halde, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi nedeniyle uygulanamayan yasal hükümler hariç olmak üzere önceki hükümde bir değişiklik yapılmayacağından, yeniden kurulan hüküm de önceden verilen hükmün infazını sağlamaya yöneliktir. Yeniden hüküm verilmesi ise yalnızca sanığın “kendisine yüklenen yükümlülüklerin yerine getirilememesi” halinde mümkündür. Bu şart gerçekleştiğinde, sanığa yeni bir imkan sağlamayı düşünen yasa koyucu, yükümlülüğün yerine getirilememesi haline münhasır olarak mahkemeye, sanığın durumunun değerlendirilmesi suretiyle, cezanın kısmen infazına yada önceki hükümde yasal zorunluluk nedeniyle tartışılamayan erteleme veya seçenek yaptırımlara çevirme kurumlarının değerlendirilmesi suretiyle yeniden hüküm kurması imkanını sağlamıştır. Bu son halde dahi mahkeme, sübut ve nitelendirmenin değiştirilmesi veya önceki uygulamadan dönme yönünden bir imkâna sahip olmamakta, yalnızca önceki hükmün varlığı kabul edilerek, belirli bir kısmının infaz edilmemesi ya da önceki hükümde değerlendirilemeyen TCK’nın 50 veya 51. maddelerinin uygulanması yetkisine sahip olabilmektedir.
Bu açıklamalar ışığında; yükümlülüğe aykırı davranan sanık hakkında yükümlülük ihlali nedeniyle CMK’nın 231/11 maddesi uyarınca hükmün aynen açıklanması gerekirken hükmolunan hapis cezasının yasal zorunluluk bulunmadığı halde adli para cezasına çevrilmesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın somut bir gerekçe içermeyen temyiz itirazlarının reddine, hükmün isteme aykırı olarak ONANMASINA 25.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.