Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/15347 E. 2014/18812 K. 26.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/15347
KARAR NO : 2014/18812
KARAR TARİHİ : 26.09.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/67336
Mahkemesi : Eskil Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 14/04/2011
Numarası : 2009/57 – 2011/10
Suç : Taksirle yaralama

Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii katılanlar vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi gereği düşünüldü;
6217 sayılı Kanun’un 13. maddesine göre, ceza mahkemelerine yapılacak temyiz başvurularında temyiz harcı alınması gerektiğine ilişkin kanun hükmünün Anayasa Mahkemesi tarafından iptaline karar verildiği, bu nedenle mahkemece “temyiz harcının ihtara rağmen yatırılmaması nedeniyle” temyiz talebinin reddine ilişkin, hukuki değerden yoksun olan 14.07.2011 günlü ek karar kaldırılarak yapılan incelemede;
Yapılan yargılamaya toplanıp karar yerinde gösterilen delillere mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafii ve katılanlar vekilinin, sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Taksirli suçlarda iki sınır arasında temel ceza belirlenirken; suçun işleniş biçimi, failin taksire dayalı kusurunun yoğunluğu, meydana gelen zararın ağırlığı, yaralanmaların niteliği, maddede öngörülen cezanın alt sınırı da nazara alınıp, uygun bir cezaya hükmedilmesi gerekirken, asli kusurlu olarak bir kişinin hayati fonksiyonlarına orta derecede etkili kemik kırığı oluşacak, altı kişinin de basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralanmalarına neden olan sanık hakkında; adalet ve hakkaniyet kuralları uyarınca alt sınırdan uzaklaşmak suretiyle ceza tayini gerekirken, yazılı şekilde eksik cezaya hükmolunması,
2-Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 07/07/2009 tarih 2009/9-62-191 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde TCK’nın 61/1. maddesinin (g) bendinde yer alan “failin güttüğü amaç ve saiki” gerekçesine dayanılamayacağının gözetilmemesi,
3-Sanık hakkında hükmolunan cezanın ertelenmesi sırasında, denetim süresinin iyi halli olarak geçirdiği taktirde cezanın infaz edilmiş sayılacağı ihtarında bulunmaması suretiyle TCK’nın 51/8. maddesine muhalefet edilmesi,
4-Sanığın sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilirken uygulama maddesinin TCK nın 53/6. maddesi yerine aynı Kanun’un 53/7. maddesi olarak hatalı şekilde belirtilmesi,
5-Olay nedeni ile yaralanmaması nedeniyle suçtan zarar görmemesi itibarıyla katılan sıfatını alması mümkün olmayan şikayetçi E.. B.. hakkında verilen katılma kararının hukuki değerden yoksun olduğu dikkate alınmadan; adı geçen şikayetçi lehine vekalet ücreti takdir edilmesi,
6-Suçtan zarar gören ve davaya katılmalarına karar verilen katılanlar K.. B.. ve C.. B..’ın gerekçeli karar başlığında katılan olarak gösterilmemeleri suretiyle CMK’nın 232/2-b maddesine aykırı davranılması ve 23.06.2009 olan suç tarihinin gerekçeli karar başlığında 23.06.2008 olarak yanlış yazılması,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafii ve katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca, hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 26.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.