Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/14087 E. 2014/25457 K. 12.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/14087
KARAR NO : 2014/25457
KARAR TARİHİ : 12.12.2014

Tebliğname no : 12 – 2014/53013
Mahkemesi : Ankara 14. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 04/12/2013
Numarası : 2013/218-2013/657
Suç : Özel hayatın gizliliğini ihlal

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, katılan vekili, sanık müdafii ve mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin, suçun sübutuna, eksik incelemeye, eşler arasında özel hayatın gizliliğinden bahsedilemeyeceğine; mahalli Cumhuriyet savcısının, lehe kanun hükümlerinin tartışılmadığına, hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükmünün uygulanması gerektiğine; katılan vekilinin ise sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
İki veya daha fazla kişinin, başkalarının bilmeyeceği ve sınırlı bir dinleyici çevresi dışına çıkmayacağı yönünde haklı bir inanç ve iradeyle hareket ederek, herhangi bir aracı vasıta olarak kullanmadan, yüz yüze gerçekleştirdikleri, ancak özel bir çaba gösterilerek duyulabilecek, aleni olmayan, söze dayalı, sesli düşünce açıklamalarının, konuşmanın tarafı olmayan kişi veya kişilerce, ilgilisinin rızası olmaksızın, elverişli bir aletle (sesli bir açıklamayı kuvvetlendirerek veya naklederek onu ses alanının dışına çıkartıp doğrudan doğruya algılanabilir hale getirmeye yarayan her türlü düzenekle) dinlenmesi veya akustik olarak tekrar dinlenebilmesi imkanını sağlayan bir aletle kaydedilmesinin TCK’nın 133/1. maddesinde; en az üç veya daha fazla kişinin, yüz yüze gerçekleştirdikleri, aleni olmayan, söze dayalı düşünce aktarımlarının, söyleşinin tarafı olan kişi veya kişilerce, ilgililerinin rızası olmaksızın, bir aletle kaydedilmesinin aynı Kanun’un 133/2. maddesinde “kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması” başlığı altında suç olarak tanımlandığı, söyleşiden farklı olarak, iki kişi arasında da gerçekleşebilecek olan konuşmada, konuşan tarafların, aralarında geçen sözleri kaydetmesi, TCK’nın 133/1. maddesi kapsamında suç olarak tanımlanmamış olup, koşulları bulunduğu takdirde eylemin aynı Kanunun 134. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturabileceği; elverişli aletle dinlenilen veya kaydedilen konuşma veya söyleşiden elde edilen bilgiler sayesinde kendi veya üçüncü kişi lehine, maddi ya da manevi yarar, yani; fayda veya avantaj sağlanması; bu bilgilerin, menfaat karşılığı olsun ya da olmasın, ilgilisi dışındaki kişi veya kişilere verilmesi ya da diğer kişilerin dolaylı olarak bilgi edinmelerinin temin edilmesinin TCK’nın 133/3. maddesinde ayrıca suç olarak tanımlandığı, hükümden sonra 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun 80. maddesi ile TCK’nın 133/3. maddesinde yapılan değişiklikle kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların kaydedilmesi suretiyle elde edilen verilerin hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi eyleminin suç olarak düzenlendiği;
Bu açıklamalar ışığında, somut olaya göre, sanık ile katılanın olay tarihinde resmi nikahlı evli olduğu, sanığın, eşinden kuşkulandığı nedeniyle katılana casus telefon olarak düzenlettirdiği (….) E 72 Marka cep telefonu hediye ettiği, katılanın bu telefonu bir süre kullandığı, yüklenen program sayesinde sanığın kendi telefonuna gelen mesajı aldıktan sonra katılanın telefonunu arayarak dinlemesi şeklinde gerçekleşen olayda, tarafların müşterek çocukları tanık Şerife’nin babasının kendisine “annenin telefonuna dinleme cihazı koydurdum” dediğine yönelik beyanı, katılan beyanları, bilirkişi raporu ve bu rapoda belirtilen 0532…uzantılı cep telefonunun, sanığın davacı olduğu taraflar arasındaki boşanma dava dilekçesinde kendisine ait olduğunun belirtilmesi dikkate alındığında;
1- Sanığın eyleminin TCK’nın 132/1. maddesine uyan haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suçun nitelendirilmesinde yanılgıya düşülerek olayda uygulama yeri bulunmayan aynı Kanunun 134/1. maddesi uyarınca hüküm kurulması,
2- TCK’nın 132. maddesinde düzenlenen haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun, aynı Kanunun 139/1. maddesi uyarınca soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olup, mağdurun, temyiz aşamasında verdiği 31.10.2014 hakim havale tarihli dilekçeyle sanığa yönelik şikayetinden vazgeçtiğini ifade etmiş olması karşısında, TCK’nın 73/6. maddesi gereğince, katılan sanığın şikayetten vazgeçmeyi kabul edip etmediğine dair beyanı alınarak, mağdura yönelik eylemi bakımından hukuki durumunun yeniden takdir ve tayininde zorunluluk bulunması,
3- TCK’nın 53/4. maddesi gereğince kısa süreli hapis cezası ertelenmiş kişiler hakkında aynı Kanunun 53/1. maddesinde öngörülen hak yoksunluklarına hükmolunamayacağının gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekili, sanık müdafii ve mahalli Cumhuriyet savcısının, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, hükmün BOZULMASINA, 12.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.