Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/1362 E. 2014/26729 K. 25.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/1362
KARAR NO : 2014/26729
KARAR TARİHİ : 25.12.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/199131
Mahkemesi : Erciş Ağır Ceza Mahkemesi
Tarihi : 04/04/2013
Numarası : 2012/11 – 2013/124
Suç : Taksirle öldürme

Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii ve katılanlar vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin kusura, katılanlar vekilinin ise takdiri indirim nedenlerinin uygulanmaması ve hapis cezasının adli para cezasına çevrilmemesi gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-19.11.2011 günü 18:20 sıralarında sanık sürücü F.. Ç..’nın yönetimindeki kamyon ile yerleşim yeri dışında, 11,20m genişliğinde, aydınlatmanın olmadığı, iki yönlü, eğimsiz, düz, ıslak ve kaygan asfalt kaplama yolda, gece vakti, görüş mesafesinin 10 metrenin altına düştüğü sisli havada Patnos yönünden Erciş yönüne seyri sırasında olay yerine geldiğinde, karşı yönden seyreden sürücü E.. K.. yönetimindeki otomobil ile otomobilin şeridinde çarpışması sonucu sürücü E.. K..’nın vefat ettiği, eşi H. K..’nın hayati tehlike geçirip 2. derece kemik kırığı ve sabit iz olacak, 8 aylık kızı Nilüfer’in ise 4. derece kemik kırığı meydana gelecek şekilde yaralandıkları ve sanığın tam kusurlu olduğu somut olayda, dosya içerisinde mevcut takograf çıktısı incelettirilip sanığın olay anındaki hızının tespiti ile savunmalarında “yolda çok yoğun sis olduğu, akşam vakti olup karanlığın çöktüğü, görüş mesafesinin 10 metre kadar olduğu, aracının oldukça yüklü olup aracını 5. viteste kullandığı” şeklindeki savunması ve araçların çarpma noktası, savrulma mesafeleri dikkate alınarak sanığın yönetimindeki aracı mahal şartları üzerinde bir hızla kullanıp kullanmadığının tespitinden sonra olayda bilinçli taksirin koşullarının oluşup oluşmadığı değerlendirilip tartışılmadan yazılı şekilde hüküm tesisi,
2-Taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde TCK’nın 61/1 ve 22/4. madde ve fıkralarında yer alan ölçütlerden olan failin kusuru, meydana gelen zararın ağırlığı, suçun işleniş biçimi ile suçun işlendiği yer ve zaman nazara alınmak suretiyle TCK’nın 3/1. maddesi uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmolunması gerekirken, sanığın tam kusurlu olduğunun mahkemece de kabul edildiği somut olayda, sanığın taksirinin yoğunluğu ve bir kişinin ölümü, iki kişinin de nitelikli şekilde yaralandığı gözetilerek, alt sınırdan daha fazla uzaklaşılması gerektiğinin gözetilmemesi,
Kabule göre de;
1-Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 07/07/2009 tarih 2009/9-62-191 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde TCK’nın 61/1. maddesinin (f-g) bentlerinde yer alan “failin amaç ve saiki” gerekçesine dayanılamayacağının gözetilmemesi,
2-Sanık hakkında hükmedilen 3 yıl 4 ay hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi esnasında adli para cezasının belirlenmesine esas tam gün sayısının gösterilmemesi suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 232/6. maddesine ve TCK’nın 52/3. maddesine aykırı davranılması,
3-TCK’nın 50/6. maddesinde bulunan “yaptırımın” ibaresinin 01/03/2008 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 26/02/2008 tarih 5739 sayılı Kanunun 4. maddesi ile “tedbirin” olarak değiştirilmesi, maddenin birinci fıkrasının “a” bendi uyarınca hapis cezasının paraya çevrilmesi seçenek yaptırım, diğer bentlerde düzenlenen hususların ise seçenek tedbir niteliğinde olması, TCK’nın 50/6. maddesinde hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesinin sonuçlarının düzenlenmesi karşısında, sanık hakkında hükmolunan hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi esnasında TCK’nın 50/6. maddesine yer verilmemesi gerekirken, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 50/6. maddesi gereğince hüküm kesinleştikten sonra C.Savcılığınca yapılan tebligata rağmen, otuz gün içerisinde seçenek yaptırımın gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi halinde, mahkememizce hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verileceğinin ihtarına cümlesinin kararda gösterilmesi,
Kanuna aykırı olup, katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 25/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.