YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/1293
KARAR NO : 2014/19498
KARAR TARİHİ : 13.10.2014
Tebliğname No : 12 – 2013/129392
Mahkemesi : Tuzluca Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 11/03/2013
Numarası : 2013/24-2013/119
Suç : Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması
Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20.10.2009 gün ve 89/243 sayılı kararında belirtildiği üzere; davaların gereksiz yere uzamasını engellemek amacıyla ihdas edilen ve toplanan delillere göre mahkumiyet dışında bir karar verilmesi gereken hallerde, sorgu yapılmadan davanın bitirilmesine imkan sağlayan, CMK’nın 193/2 maddesinin “Sanık hakkında, toplanan delillere göre mahkûmiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılırsa, sorgusu yapılmamış olsa da dava yokluğunda bitirilebilir.” hükmünün aynı Kanunun 223. maddesinin 9. fıkrasındaki, “derhal beraat kararı verilebilecek hallerde, durma, düşme veya ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilemez” hükmü ile bir bağlantısı bulunmadığı anlaşılmakla, tebliğnamedeki mahkemece sanığın savunması alınmaksızın beraat kararı verilmesi nedeniyle hükmün bozulmasını öneren düşünceye iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, mahalli Cumhuriyet savcısının, diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak,
Tuzluca Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen 03.02.2013 tarihli iddianamede; sanık Sinan’ın ağabeyi olan Kenan’a ait büyükbaş hayvanların çalındığı iddiasıyla başlatılan adli soruşturma sırasında, hırsızın mağdur Doğan olabileceği şüphesine kapılan sanık Sinan’ın, mağduru telefonla arayıp, mağdurla aralarında geçen konuşmaları, fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ettiği diğer sanık Ahmet ile beraber gizlice kaydettiğinin iddia edildiği,
Yerel mahkemece, sanık Sinan hakkındaki dosyanın tefrikine karar verilip, sanık Sinan’ın, kaydedilen konuşmanın tarafı olmasından dolayı sanığa yüklenen TCK’nın 133/1. maddesindeki kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunun yasal unsurlarının oluşmayacağı gerekçesine dayalı olarak sanık Sinan hakkında CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince beraat hükmü kurulduğu anlaşılmakla, İddianame içeriği ve dosya kapsamına göre, sanıklar Sinan ve Ahmet’in eylemleri arasında fiili ve hukuki irtibat bulunması karşısında, sanık Ahmet hakkındaki dosya akıbeti araştırılarak mümkün ise her iki davanın birleştirilmesi, değil ise diğer dosyada verilen hüküm de nazara alınmak suretiyle sanığın hukuki durumunun TCK’nın 134. maddesindeki özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, olayın oluş şekli de açıklığa kavuşturulmadan, tensiben beraat kararı verilmesi,
Kabul ve uygulamaya göre de:
CMK’nın 234. maddesinde mağdur ile şikayetçinin hakları düzenlenmiş olup, anılan maddenin 5. fıkra b-1. bendinde kovuşturma aşamasında duruşmadan haberdar edilme hakkının bulunduğu belirtilmiş olmakla şikayetçi D.. Ö..’e duruşma günü bildirilip aynı maddenin 5/b-2. fıkra ve bendi gereğince katılma hakkını kullanma imkanı tanınmadan, dosya üzerinden tensiben karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 13.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.