YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/11875
KARAR NO : 2015/7945
KARAR TARİHİ : 12.05.2015
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm : Beraat
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıkların beraatlerine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Katılan vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Anayasa Mahkemesi’nin 13/10/2012 tarih, 28440 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2011/18 Esas, 2012/53 sayılı kararı ile 08/10/2013 tarih ve 6498 sayılı Kanun kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; Yüksek Mahkemece “mülkiyet hakkı ihlali” iddiasının kabul edilmediği, ancak, hukuk devletinin temel ilkelerinden olan “belirlilik ilkesi” ne göre, kişilerin maliki bulundukları taşınmazların korunması gerekli kültür ve tabiat varlığı niteliğiyle tescilli olduğunu ya da sit alanı içerisinde kaldığını öğrenmeleri gerektiği hususunun vurgulandığı, iptal hükmündeki gerekçeler doğrultusunda, 2863 sayılı Kanunun “tespit ve tescil” başlıklı 7. maddesinin 6498 sayılı Kanun ile değiştirildiği, buna göre, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca maliklere tebliğ edilmesi; sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin tescil kararlarının da Resmî Gazete’de yayımlanmakla birlikte, Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulması gerektiği; belirtilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılacağı;
2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde 6498 sayılı Kanun ile getirilen değişikliğin amacının, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlığı ya da sit alanı olarak tescil kararlarının, ilgililerince öğrenilmesini sağlamak olduğu, başka bir deyişle, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları yönünden tebliğ; sit alanları yönünden Resmi Gazete’de yayım ve internet üzerinden duyuru kurallarının, kişilerin, sahip oldukları taşınmazların durumunu bilmelerini ve ona göre hareket etmelerini sağlama amacı taşıdığı, belirtilen kuralların, 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde düzenlenen suçun oluşumu için şekil şartı niteliği bulunmayıp, aksi yöndeki kabulün, 6498 sayılı Kanunun amacına da ters düşeceği;
Dolayısıyla, sözü edilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği;
Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde; sanıklar … ve ..’ın … İli, … İlçesi, … Mahallesi, … Caddesi, 47 pafta, 517 ada, 46 parselde kayıtlı, sanıklar … ve … ise aynı adreste, 47 pafta, 517 ada, 47 parselde kayıtlı olup, … Koruma Kurulunun 07/07/1993 tarih ve 4720 sayılı kararıyla belirlenen kentsel sit alanında yer alan ve aynı Kurulun 27/03/2002 tarih ve 13780 sayılı kararıyla korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilen taşınmazların malikleri oldukları, sanık … ise her iki taşınmaza ilişkin olarak projelerin hazırlanması ve inşaai faaliyetlerin yürütülmesinden müellif mimar sıfatıyla sorumlu bulunduğu, 23/12/2011 tarihli yapı tatil zabıtları ile 46 parsel sayılı taşınmazda … Koruma Kurulunun 16/03/2005 tarihli 498 sayılı kararı ile onaylı röleve, restitüsyon ve restorasyon projelerine aykırı olarak kat planının değiştirildiği, teras katın çelik konstrüksiyonla tam kata çevrildiği ve üzerine teras oluşturulduğu, ön cephede zemin katta pencere boyutlarının değiştirildiği, yine 47 parsel sayılı taşınmazda…. Koruma Kurulunun 31/01/2007 tarihli ve 822 sayılı, 07/08/2007 tarihli ve 1236 sayılı, 21/05/2008 tarihli ve 1807 sayılı kararları ile onaylı röleve, restitüsyon ve restorasyon projelerine aykırı olarak çatı arasında kullanım alanı oluşturulduğu ve çatı pencereleri yapıldığı, cephesinde onaylı projesinden farklı uygulamalar yapılmış olduğu hususlarının tespit edildiği,
Her ne kadar suça konu taşınmazların tapu kayıtlarının beyanlar hanesinde korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı niteliğini haiz olduklarına dair şerhin mevcut olup olmadığı, söz konusu taşınmazların kentsel sit alanı içerisinde yer aldığına dair Kurul kararının mahallinde ilan edilip edilmediği araştırılmamış ise de, sanıkların aşamalarda alınan savunmaları ve suça konu izinsiz uygulamaları gerçekleştirmeden önce müellif mimar vasıtasıyla hazırlattıkları projeleri Kurula sunmaları ve yıkım izni talep etmeleri karşısında, sanıkların dava konusu taşınmazların korunması gerekli kültür varlığı niteliğini haiz olduğunu bildiklerinin sabit olduğu anlaşılmakla, mahkemece, öncelikle suça konu taşınmazlara ilişkin tüm röleve, restitüsyon ve restorasyon projeleri, Kurul ve Belediye nezdinde bulunan işlem dosyaları, mimar sanık … ortağı olduğu …. Limited Şirketi ile taşınmazların malikleri olan sanıklar arasında düzenlenen sözleşmeler celp edilerek, sanık … inşaai faaliyetlerin yapımının tüm aşamalarından mı yoksa sadece projelendirme ve gerekli izinlerin alımından mı sorumlu olduğu, tüm sorumluluğun adı geçen sanığa ait olup olmadığı belirlenerek, konusunda uzman arkeolog, sanat tarihçi ve inşaat mühendislerinden oluşan bilirkişi marifetiyle keşif icra edilerek, suça konu projelere aykırı uygulamaların halen mevcudiyetini koruyup korumadığı, projelere aykırılığın devam edip etmediği saptanarak, ….Belediye Başkanlığı bünyesinde suç tarihi itibariyle faaliyette olan koruma uygulama ve denetim bürosunun bulunması nedeniyle 6498 sayılı Kanun ile 2863 sayılı Kanun’da, 65/1-2. cümlesi ve 65/4 maddelerinin uygulanmasına ilişkin olarak getirilen değişiklikler de göz önünde bulundurulmak suretiyle, sanıkların hukuki durumlarının takdir ve tayini gerektiği gözetilmeksizin eksik inceleme ve “Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesi ve Kurul kararlarının sanıklara tebliğ veya ilan edilmemiş olması nedeniyle atılı suçun şekil şartının gerçekleşmediği” şeklinde hatalı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 12/05/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.