Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/10733 E. 2015/10491 K. 11.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/10733
KARAR NO : 2015/10491
KARAR TARİHİ : 11.06.2015

Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm : Her iki sanık hakkında; 5271 sayılı CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca Beraat

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıkların beraatlerine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Katılan vekilince ibraz edilen 18/11/2013 havale tarihli temyiz dilekçesi içeriğine göre, temyiz isteminin sanıklar … ve …. beraatlerine ilişkin hükme yönelik olduğu değerlendirilerek yapılan incelemede;
Katılan vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde 6498 sayılı Kanun ile getirilen değişikliğin amacının, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlığı ya da sit alanı olarak tescil kararlarının, ilgililerince öğrenilmesini sağlamak olduğu, başka bir deyişle, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları yönünden tebliğ; sit alanları yönünden Resmi Gazete’de yayım ve internet üzerinden duyuru kurallarının, kişilerin, sahip oldukları taşınmazların durumunu bilmelerini ve ona göre hareket etmelerini sağlama amacı taşıdığı, belirtilen kuralların, 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde düzenlenen suçun oluşumu için şekil şartı niteliği bulunmayıp, aksi yöndeki kabulün, 6498 sayılı Kanunun amacına da ters düşeceği;
Diğer yandan, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde öngörülen “maliklere tebliğ” usulünün, bölge bazındaki tescil işlemlerinde değil, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının tescili söz konusu olduğunda uygulanacağı, başka bir deyişle, bir bölgenin sit alanı olarak belirlenip tescil edilmesi halinde, o bölgede yaşayan tüm vatandaşlara tebligat yapılmak suretiyle tescil kararının duyurulması şeklinde bir yöntem izlenmeyeceği, karar Resmi Gazete’de yayımlanıp Bakanlığın internet sayfasında bir ay süre ile duyurularak, bölge halkının sit tescilinden haberdar olmasının sağlanacağı;
Sözü edilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği;
Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde; sanıkların, İstanbul I Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 12/07/1995 tarih ve 6848 sayılı kararı ile belirlenen kentsel ve tarihi sit alanı içerisinde yer alıp; Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu Başkanlığı’nın 10/04/1982 tarih ve 13751 sayılı kararı ile korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilen Kürkçü Han’ın parçası niteliğindeki taşınmazı, 14/12/2010 tarihinde müştereken satın aldıkları, Fatih Belediye Başkanlığı görevlilerince mahallen yapılan kontrolde, eski eser parseli üzerinde bulunan iskanlı handaki dükkanın zemin ve üst katında sıva, döşeme, tesisat çalışmaları yapılmakta olduğu, zemin katın arka tarafında, han giriş koridoruna camlı kapı geçişi sağlandığı, üst kata çıkış merdiveninin yerinin değiştirildiği belirlenip, 06/01/2011 tarihli yapı tatil tutanağı düzenlenmek suretiyle inşai faaliyetin mühürlenerek durdurulduğu, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca yapı tatil tutanağı tanziminden sonra bu kez İstanbul IV Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü uzmanları tarafından 03/05/2011 tarihinde inceleme yapıldığı, düzenlenen 04/05/2011 tarihli raporda, dükkan olarak kullanılan yapının içindeki inşai faaliyetin tamamlanmış olduğunun belirtildiği, dosya içerisinde mevcut 20/04/2013 tarihli bilirkişi raporu ile de, suça konu müdahalelerin ruhsat gerektiren imalatlar olup, izinsiz yapılmaları nedeniyle eski esere, doğal ve tarihi yapıya zarar verildiğinin belirlendiği anlaşılmakla;
Bölgenin kentsel ve tarihi sit alanı niteliğiyle tesciline dair 12/07/1995 tarih ve 6848 sayılı kurul kararının, mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğinin, karar dağıtımının yapıldığı kurumlardan sorulmak suretiyle araştırılması, suça konu taşınmaza ait tapu kaydı getirtilerek, beyanlar hanesinde “sit alanı” ya da “korunması gerekli kültür varlığı” şerhlerinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi, sit ilanının yapıldığı veya tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhinin mevcut olduğu sonucuna varılması halinde, 06/01/2011 tarihinde mühürlenerek durdurulan inşai faaliyete devam edip, 03/05/2011 tarihli uzman incelemesinde gözlemlendiği üzere çalışmayı tamamlayan sanıklar hakkında, 2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile değişik 65/1-1. cümlesi uyarınca tayin edilecek temel cezada, 5237 sayılı TCK’nın 43/1 maddesine göre arttırım yapılması; sit ilanının veya tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhinin mevcut olmadığı sonucuna varılması halinde ise, sanıkların, bölgenin ve taşınmazın hukuki durumunu 06/01/2011 tarihli yapı tatil tutanağının düzenlenmesiyle öğrenmelerine rağmen çalışmalarına son vermeyerek inşai faaliyeti tamamlamaları nedeniyle, 2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile değişik 65/1-1. cümlesi uyarınca cezalandırılmaları, belirtilen durumda sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK’nın 43/1 maddesinin uygulanmaması gerektiği gözetilmeksizin, herhangi bir araştırma yapılmadan, 6498 sayılı Kanun değişikliğinin hatalı yorumlanması suretiyle sanıkların beraatlerine dair hüküm tesisi kanuna aykırı,
2- Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin “02/06/2011” şeklinde gösterilmesi,
İsabetsiz olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince beraate ilişkin hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 11/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.