Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/10724 E. 2014/16234 K. 01.07.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/10724
KARAR NO : 2014/16234
KARAR TARİHİ : 01.07.2014

Tebliğname no : 12 – 2014/10036
Mahkemesi : Adana 3. Ağır Ceza Mahkemesi
Tarihi : 27/11/2013
Numarası : 2013/382 – 2013/554
Dava : 466 sayılı Kanun gereğince tazminat

Davacı vekilinin 20.05.2011 tarihli dilekçesi ile müvekkili davacının bir suç soruşturması nedeniyle tutuklu kaldığını, yapılan yargılama sonunda üzerine atılı suçtan beraatine hükmedildiğini belirterek, 466 sayılı Kanun gereğince maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin açılan davanın mahkemece kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Tazminat davasının dayanağını oluşturan Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, 2004/325 Esas – 2009/75 Karar sayılı ceza dava dosyasının incelenmesinde; sanığın (davacının) suç işlemek amacıyla örgüt kurmak suçundan, 14.05.2004 – 15.10.2004 tarihleri arasında tutuklu kaldığı ve yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, hükmün temyiz incelemesi sonucu onanmak suretiyle 24.02.2011 tarihinde kesinleştiği, tazminat davasının 20.05.2011 tarihinde haksız işlem tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 466 sayılı Kanun gereğince öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye açıldığı, dava için kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmakla;
Bozma üzerine yapılan incelemeye, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre, davalı vekilinin, kendileri lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine ilişkin; davacı vekilinin ise, bir nedene dayanmayan temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Manevi tazminat miktarı belirlenirken objektif bir kriter olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre, tutuklamanın yapıldığı 14.05.2004 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi suretiyle tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nasafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, 154 gün süreyle tutuklanan davacı için hükmedilen manevi tazminat miktarının bu ölçütlere uymayıp fazla tayini,
2- 29/05/1957 tarih ve 4-16 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği üzere, ait olduğu davada hüküm altına alınması gereken vekalet ücreti, yargılama giderleri kapsamında olup bu hak asıl davadan bağımsız olarak dava konusu yapılamayacağından ceza davasında ödenmeyen vekâlet ücretinin, maddi tazminat kapsamına dahil edilemeyeceği gözetilmeden, davacı lehine beraat hükmünün verildiği tarihte geçerli Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince, hükmedilmesi gereken vekalet ücretinin maddi tazminat hesabına dahil edilmesi suretiyle fazla tayini,
3- Mahkemenin 2011/275 Esas -2011/505 Karar sayılı ve 21.12.2011 tarihli ilk kararına yönelik Dairemizin 2013/9821 Esas -2013/13455 Karar sayılı ve 14.05.2013 tarihli bozma ilamına, mahkemece bozma sonrası yeniden yapılan yargılama sırasında ve 25.09.2013 tarihli celsede uyulmasına karar verilmişse de, bozma ilamı uyarınca işlem yapılması ve bu doğrultuda bozma ilamında belirtildiği üzere, hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığının ilgili birimlerden sorulup, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi üzerinden de araştırılarak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
4- Dava tarihinin gerekçeli karar başlığına 20.05.2011 yerine 04.07.2013 olarak yazılması,
Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin eksik incelemeye ilişkin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden 5320 sayılı Kanunu’n 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, isteme uygun olarak BOZULMASINA, 01.07.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.