Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/10533 E. 2014/11594 K. 13.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/10533
KARAR NO : 2014/11594
KARAR TARİHİ : 13.05.2014

Tebliğname no : 12 – 2014/122533

Mahkemesi : Bursa 3. Ağır Ceza Mahkemesi

Tarihi : 03/07/2013

Numarası : 2013/263 – 2013/354

Dava : 466 sayılı Kanun gereğince tazminat

Davacı vekilinin 09.03.2010 tarihli dilekçesi ile müvekkili davacının bir suç soruşturması nedeniyle tutuklu kaldığını, yapılan yargılama sonunda üzerine atılı suçtan beraatine hükmedildiğini belirterek 466 sayılı Kanun gereğince maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin açılan davanın mahkemece kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;

Tazminat davasının dayanağını oluşturan Yalova Ağır Ceza Mahkemesinin, 2003/38 Esas – 2008/55 Karar sayılı ceza dava dosyasının incelenmesinde; sanığın (davacının) Irza geçme suçundan, 07.03.2003 – 04.08.2003 tarihleri arasında tutuklu kaldığı ve yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, hükmün temyiz incelemesi sonucu onanmak suretiyle 19.10.2009 tarihinde kesinleştiği, tazminat davasının 09.03.2010 tarihinde işlem tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 466 sayılı Kanun gereğince öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye açıldığı, dava için kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmakla,

Yapılan incelemeye, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre, davalı vekilinin kendileri lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak;

1- Manevi tazminat miktarı belirlenirken objektif bir kriter olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre, tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nasafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, 150 gün süreyle tutuklanan davacı için hükmedilen manevi tazminat miktarının bu ölçütlere uymayıp fazla tayini, 2- Davacının bir suç soruşturması sırasında 07.03.2003 tarihinde tutuklandığı ve 04.08.2003 tarihinde 2.500 TL nakti kefalet karşılığında tahliye edildiği, beraat hükmünün kesinleşmesiyle, davacının 10.12.2009 tarihinde nakti kefaletin iadesini talep ettiği ve aynı gün nakti kefaletinin iade edildiğinin anlaşılması karşısında, davacının maddi zararına kefalet parasının emanette kaldığı 04.08.2003- 10.12.2009 tarihleri arasında işleyecek 2.926,57 TL faizin eklenmesi ile yetinilmesi gerekirken, bu miktarın toplam maddi tazminata dahil edilerek gözaltı tarihinden itibaren faize hükmedilmesi suretiyle, tahakkuk eden faize bir kez daha faiz tahakkuk ettirilmek suretiyle fazla maddi tazminata hükmedilmesi,

3- Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığının ilgili birimlerden sorulup, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden de araştırılarak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

4- 29/05/1957 tarih ve 4-16 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği üzere, ait olduğu davada hüküm altına alınması gereken vekalet ücreti, yargılama giderleri kapsamında olup bu hak asıl davadan bağımsız olarak dava konusu yapılamayacağından ceza davasında ödenmeyen vekalet ücretinin, maddi tazminat kapsamına dahil edilemeyeceği gözetilmeden, davacı lehine beraat hükmünün verildiği tarihte geçerli Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince, hükmedilmesi gereken vekalet ücretinin maddi tazminat hesabına dahil edilmesi suretiyle fazla tayini,

Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin tazminat miktarına ve eksik incelemeye ilişkin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 13.05.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.