Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/10256 E. 2014/26254 K. 22.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/10256
KARAR NO : 2014/26254
KARAR TARİHİ : 22.12.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/388134
Mahkemesi : İzmir 12. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 24/10/2013
Numarası : 2013/447-2013/680
Suç : Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması

Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, mahalli Cumhuriyet savcısı ve sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, mahalli Cumhuriyet savcısının ve sanık müdafiinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanık hakkında düzenlenen 18.04.2013 tarihli iddianamede ve iddianame yerine geçen İzmir 17. Sulh Ceza Mahkemesinin 22.04.2013 tarihli görevsizlik kararında, şikayetçinin sahibi olduğu firmada çalışan sanığın, iş yerinde yaşanan sorunlar ve bilahare dava konusu edilen uyuşmazlıklarla ilgili şikayetçi ile arasında geçen konuşmaları cep telefonuna gizlice kaydetmek suretiyle TCK’nın 133/1. maddesindeki kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunu işlediği iddia edilmiştir.
TCK’nın 133/1. maddesinde, iki veya daha fazla kişinin, başkalarının bilmeyeceği ve sınırlı bir dinleyici çevresi dışına çıkmayacağı yönünde haklı bir inanç ve iradeyle hareket ederek, herhangi bir aracı vasıta olarak kullanmadan, yüz yüze gerçekleştirdikleri, ancak özel bir çaba gösterilerek duyulabilecek, aleni olmayan, söze dayalı, sesli düşünce açıklamalarının, konuşmanın tarafı olmayan kişi veya kişilerce, ilgilisinin rızası olmaksızın, elverişli bir aletle (sesli bir açıklamayı kuvvetlendirerek veya naklederek onu ses alanının dışına çıkartıp doğrudan doğruya algılanabilir hale getirmeye yarayan her türlü düzenekle) dinlenmesi veya akustik olarak tekrar dinlenebilmesi imkanını sağlayan bir aletle kaydedilmesi eylemi suç olarak düzenlenmiştir.
Somut olayda, yüz yüze gerçekleşen konuşmanın sadece sanık ve şikayetçi arasında geçmesi ve sanığın tarafı olduğu konuşmayı kaydetmesi nedeniyle TCK’nın 133/1. maddesindeki kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunun yasal unsurları oluşmamıştır.
Şikayete konu ses kaydını içeren CD’nin çözümüne ilişkin bilirkişi raporu ve tarafların beyanlarına göre, kayda alınan görüşmeler sırasında, şikayetçinin özel yaşam alanına dahil ve onun özel hayatının gizliliğini ihlal edecek bir husus konuşulmadığı nazara alındığında, sanığın eylemi, TCK’nın 134/1. maddesindeki özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu da oluşturmayacaktır.
Açıklanan nedenlerle sanığa yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olmasından dolayı sanık hakkında CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince beraat kararı verilmesi gerekirken, yasal olmayan yazılı gerekçelere dayalı olarak, sanığın TCK’nın 133/1. maddesindeki kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundan mahkumiyetine karar verilmesi,
Kabul ve uygulamaya göre de;
1- Hükmün esasını teşkil eden kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında, sanığa hükmedilen hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verilirken, adli para cezasının belirlenmesine esas tam gün sayısının gösterilmemesi suretiyle TCK’nın 52/3. maddesine aykırı hareket edilmesi,
2- Sanık müdafii 24.10.2013 tarihli duruşmada bildirdiği esas hakkındaki savunmasında, mahkumiyet hükmü verildiği takdirde lehe olan yasa hükümlerinin uygulanmasını talep ettiği halde, taksitlendirme talebini de içeren bu istek hakkında bir karar verilmemesi,
Kanuna aykırı olup, mahalli Cumhuriyet savcısının ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 22.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.