YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/10249
KARAR NO : 2015/19536
KARAR TARİHİ : 23.12.2015
Mahkemesi : Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıkların beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre katılan vekilinin, sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Haberleşme özgürlüğü; ulusal ve uluslararası mevzuatta açık ve korunaklı biçimde düzenlenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 8. maddesinde ve Anayasamızın 22.maddesinde yer alan haberleşme özgürlüğü ve bu özgürlüğe saygı gösterilmesi hakkının, kesintiye uğramadan ve başkaları tarafından sansür edilmeden, gizliliğinin ihlal edilmeden iletişim kurma hakkı olduğu konusunda şüphe ve tartışma yoktur. Aksi davranışlarda Türk Ceza Kanunun 132. maddesi ve devamı hükümlerinde, her mağdur birey ve her eylem için ayrı ayrı yaptırıma bağlanmıştır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde, haberleşme özgürlüğünün sınırlandırılması konusunda bazı ölçütler getirilerek, bu özgürlüğün sınırlandırılmasına ilişkin hükümlerin dar yorumlanması gerektiği sıkça vurgulanmaktadır.
5271 sayılı CMK’nın 135. maddesinde telekomünikasyon yoluyla iletişimin denetlenmesinin esas ve usulleri ayrıntılı olarak belirlenmiş ve bu maddede belirlenen esas ve usuller dışında hiç kimsenin, bir başkasının telekomünikasyon yoluyla iletişimini dinleyemeyeceği ve kayda alamayacağı hükmüne yer verilmiştir. Telekomünikasyon yoluyla iletişimin önleme ve istihbari amaçlı olarak denetlenebileceği ayrıca kanunla düzenlendiğine göre, bu hükmü, ceza muhakemesi ile sınırlı kabul etmek gerekir. Buna göre, hiç kimse, bir suç soruşturması ve kovuşturması sürecinde, 135. maddede belirlenen esas ve usuller dışında, bir başkasının telekomünikasyon yoluyla iletişimini dinleyemeyecek ve kayda alamayacaktır. Aksi takdirde, bu yolla elde edilen deliller ceza muhakemesinde kullanılamayacaktır. Bu hükümle aslında, bir delil elde etme ve değerlendirme yasağı getirilmiş bulunmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararına konu olan …Ağır Ceza Mahkemesinin kararında da belirtildiği üzere telefon dinleme kayıtlarının tek başlarına kesin delil niteliğinde olmadıkları, suçun telefonda ikrar edilmesi halinin “mahkeme dışı ikrar” niteliğinde bulunduğu, “ikrarında mahkeme huzurunda dahi yapılmış olmasının” mahkumiyet için tek başına yeterli olmadığı dikkate alındığında, sadece telefon dinleme kaydına dayanılarak ceza verilemeyeceği sonucuna ulaşılmaktadır. Telefon konuşmalarının mutlak şekilde maddi ve destekleyici yan deliller ile kuvvetlendirilmesi gerekmektedir. Yargıtay kararlarında “ses ve görüntü kayıtlarının tek başlarına delil olmayacağı, güvenilirliğinin kuşkulu olduğu ve ancak diğer deliller ile desteklenmeleri halinde hükme dayanak oluşturabilecekleri de sık sık vurgulanmıştır. 5271 sayılı CMK’nın 135/6. maddesinde telefon dinlemesi yapılabilecek suçların neler olduğu tek tek belirtilmiş, örneğin terör suçu kapsamında veya ihaleye fesat karıştırma gibi katalogda yer alan suçlardan soruşturma yapılacak izlenimi verilerek, buna göre dinleme karanın verilmesinin ve bu tespitlerin katalogda bulunmayan bir suç nedeni için delil olarak kullanılmasının kanuna karşı hile olduğu da doktrinde ve yargı kararlarında dile getirilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında; … Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan yürütülen soruşturma kapsamında, sanıklarla birlikte dava dışı bir kısım şahısların … Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2011/248 değişik iş, 29/11/2011 tarih; 2012/52 değişik iş 21/02/2012 tarih ve 2012/59 değişik iş, 01/03/2012 tarihli kararları ile 2863 sayılı Kanun’un 68 ve 74. maddelerinde düzenlenen suçları işlediklerine ilişkin kuvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkanın bulunmaması sebebiyle, 5271 sayılı CMK’nın 135. maddesi gereğince iletişimlerinin tespitine, dinlenilmesine, kayda alınmasına ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine karar verildiği, bu kapsamda, 05/12/2011 tarihinde,… ve … isimli şahısların, ellerinde bulunan tarihi eserleri satmak amacıyla …. plakalı araç ile … ilçesine getirip, alıcıya gösterecekleri bilgisine ulaşıldığı, kolluk görevlilerince aynı gün saat 17:30 sıralarında, park halinde olan bahse konu aracın yanında beş kişi bulunduğu görülerek, içlerinden birinin elindeki çantadan kültür varlığı olabileceği değerlendirilen toplam 65 adet kültür varlığı ele geçirildiği, elinde çanta olan şahsın, hakkında aynı suçtan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen sanık…, diğer şahısların ise … ve … olduğu, bu şahısların belirtilen eylemle ilgili olarak …Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2011/1122 esas sayılı dosyası üzerinden yargılandıkları, sanıklar hakkında düzenlenen 16/01/2013 tarihli iddianamede, sanıkların, sanık …ve arkadaşları tarafından 05/12/2011 tarihinde gerçekleştirilen, kültür varlığı ticareti suçuna iştirak ettiklerinin vurgulandığı, sanıklar hakkında, izinsiz olarak kültür varlığı ticareti yapmak suçunu işledikleri iddia olunmuş ise de, 2863 sayılı Kanunun 67/2 maddesine temas eden izinsiz kültür varlığı ticareti yapma suçunun 5271 sayılı CMK’un 135. maddesinde sayılan ve iletişimin tespitine karar verilebilecek katalog suçlardan olmadığı, bu itibarla görüşme içeriklerinin anılan suç yönünden sanıklar aleyhine, hukuka uygun olarak elde edilmiş delil vasfında bulunmadığı, kaldı ki iletişimin tespitine ilişkin tutanaklarda belirtilen eserlerin … ve arkadaşları tarafından ticarete konu edilen eserler olduğuna ilişkin bir saptamanın da yapılamadığı, yine sanıkların inkara yönelik savunmalarının aksine delil mevcut olmadığı, bu kapsamda beraatlerine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, anlaşılmakla;
Yapılan yargılama sonunda, …Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2011/1122 Esas sayılı dosyasına konu olan,…. ve…. isimli şahıslar tarafından gerçekleştirilen kültür varlığı ticareti suçuna sanıkların iştirak ettiklerine dair savunmalarının aksine, mahkumiyetleri için yeterli delil bulunmadığı, bu kapsamda, yüklenen suçun sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmadığı, gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin, sanıkların beraatlerine dair kararın hukuka aykırı olduğuna ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, sanıkların beraatına ilişkin hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, 23/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.