Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/10194 E. 2014/25552 K. 15.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/10194
KARAR NO : 2014/25552
KARAR TARİHİ : 15.12.2014

Tebliğname No : 12 – 2013/396283
Mahkemesi : İstanbul 19. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 13/11/2013
Numarası : 2013/280-2013/603
Suç : Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması

Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii ve katılanlar vekilleri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafii ve katılanlar vekillerinin, sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Şikayete konu ses kaydındaki konuşmaların kimler arasında geçtiği ve konuşmaların içeriği açıklığa kavuşturulduktan sonra, toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek, sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak, yazılı şekilde, sanığın mahkumiyetine karar verilmesi,
Kabul ve uygulamaya göre de:
1- İki veya daha fazla kişinin, başkalarının bilmeyeceği ve sınırlı bir dinleyici çevresi dışına çıkmayacağı yönünde haklı bir inanç ve iradeyle hareket ederek, herhangi bir aracı vasıta olarak kullanmadan, yüz yüze gerçekleştirdikleri, ancak özel bir çaba gösterilerek duyulabilecek, aleni olmayan, söze dayalı, sesli düşünce açıklamalarının, konuşmanın tarafı olmayan kişi veya kişilerce, ilgilisinin rızası olmaksızın, elverişli bir aletle (sesli bir açıklamayı kuvvetlendirerek veya naklederek onu ses alanının dışına çıkartıp doğrudan doğruya algılanabilir hale getirmeye yarayan her türlü düzenekle) dinlenmesi veya akustik olarak tekrar dinlenebilmesi imkanını sağlayan bir aletle kaydedilmesi TCK’nın 133/1. maddesinde; en az üç veya daha fazla kişinin, yüz yüze gerçekleştirdikleri, aleni olmayan, söze dayalı düşünce aktarımlarının, söyleşinin tarafı olan kişi veya kişilerce, ilgililerinin rızası olmaksızın, bir aletle kaydedilmesi aynı Kanun’un 133/2. maddesinde kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması başlığı altında suç olarak tanımlanmıştır. Söyleşiden farklı olarak, iki kişi arasında da gerçekleşebilecek olan konuşmada, konuşan tarafların, aralarında geçen sözleri kaydetmesi, TCK’nın 133/1. maddesi kapsamında suç olarak tanımlanmamış olup, koşulları bulunduğu takdirde eylem aynı Kanun’un 134. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturabilir. Elverişli bir aletle dinlenilen veya kaydedilen konuşma veya söyleşiden elde edilen bilgiler sayesinde kendi veya üçüncü kişi lehine, maddi ya da manevi yarar, yani; fayda veya avantaj sağlanması; bu bilgilerin, menfaat karşılığı olsun ya da olmasın, ilgilisi dışındaki kişi veya kişilere verilmesi ya da diğer kişilerin dolaylı olarak bilgi edinmelerinin temin edilmesi TCK’nın 133/3. maddesinde ayrıca suç olarak tanımlanmış olup, hükümden sonra 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun’un 80. maddesi ile TCK’nın 133/3. maddesinde yapılan değişiklikle kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların kaydedilmesi suretiyle elde edilen verilerin hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi eylemi suç olarak düzenlenmiştir.
Bu açıklamalar ışığında incelenen dosyada, bir firmanın sahibi olup, katılanların çalışanı olduğu şirket ile aralarında hukuki uyuşmazlıklar bulunan sanığın, uyuşmazlıkların çözümü ve uzlaşma sağlanması amacıyla, katılanların katılımıyla gerçekleştirdikleri 08.09.2009 tarihli toplantı sırasındaki konuşmaları, gizlice kaydettiğinin kabul edildiği olayda;
Sanığın, kendisiyle beraber üç kişi arasında yüz yüze gerçekleşen aleni olmayan konuşmaları kayda aldığının kabul edilmesi karşısında, taraflar arasındaki iletişimin “söyleşi” niteliğinde olduğu gözetilerek, sanık hakkında, TCK’nın 133/2. maddesi gereğince mahkumiyet kararı verilmesi gerekirken, suç vasfında yanılgıya düşülerek, sanığın kayda alınan konuşmanın tarafı olduğu da gözetilmeksizin, TCK’nın 133/1. maddesi gereğince mahkumiyet hükmü kurulmak suretiyle sanığa fazla ceza tayini,
2- Hükmün esasını teşkil eden kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında, sanığa hükmedilen hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verilirken, adli para cezasının belirlenmesine esas tam gün sayısının gösterilmemesi suretiyle TCK’nın 52/3. maddesine aykırı hareket edilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafii ve katılanlar vekillerinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 15.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.