Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2014/10011 E. 2015/3516 K. 25.02.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/10011
KARAR NO : 2015/3516
KARAR TARİHİ : 25.02.2015

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm : CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince beraat

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Suçtan zarar gören .. Bakanlığı adına düzenlenen dilekçeye istinaden davaya katılma talebinde bulunulduğu ve yapılan talebe atfen şikayetçi kurumun katılan olarak kabulüne karar verildiği gözetilmeksizin, gerekçeli karar başlığında … Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’nün katılan olarak gösterilmesi, mahallinde düzeltilebilir yazım yanlışlığı olarak değerlendirilmiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre katılan vekilinin, sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
08/10/2013 tarih ve 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 7. maddesine göre, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca maliklere tebliğ edileceği; sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin tescil kararlarının da Resmî Gazete’de yayımlanmakla birlikte, Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı, belirtilen değişiklik öncesinde işlenen suçlar bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği;
Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde, … Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 27/03/1990 gün, 719 sayılı kararı ile 1. derece arkeolojik ve doğal sit alanı olarak tescil edilen sınırlar dahilinde yer alan, … ili, … ilçesi, … köyü, 215 ada 29 parsele sanık tarafından, beton zemin üzerine dikdörtgen formlu, tek katlı, yığma tuğladan bir yapı inşa edilip, suç tarihinde de çatısının ve terasının onarılmak suretiyle müdahalede bulunulduğundan bahisle açılan kamu davası ile ilgili olarak, keşif sırasında görevlendirilen fen bilirkişi raporu dikkate alındığında, suça konu taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine korunması gerekli kültür varlığı olduğuna dair şerh konulmuş olduğu, ayrıca taşınmazın bulunduğu yer muhtarlığı tarafından ilgili Kurul kararının hoparlör ile 1991 yılında ilanının yapıldığı, üzerinde inşai müdahalede bulunulan taşınmazın maliye hazinesi adına kayıtlı olması nedeniyle eylemin hukuka uygun bir zeminde icra edilmediği ve eylemin izne bağlanmasının mümkün olmadığı anlaşıldığından, sanığın dava konusu yerin sit alanı içerisinde yer aldığını bildiği, buna rağmen Kuruldan izin alınması mümkün olmayan dava konusu taşınmaz üzerinde inşai müdahalelerde bulunduğu, atılı eylemi işlediğinin tüm dosya kapsamı ile sabit olduğu anlaşılmakla birlikte;
Bünyesinde koruma, uygulama denetim büroları kurulan idarelerden izin almaksızın veya izne aykırı olarak izinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunanların, 2863 sayılı Kanunun 65/d maddesi gereğince cezalandırılması gerekeceği, bu kapsamda, suça konu taşınmazın bulunduğu ilde İl Özel İdaresi veya Büyükşehir Belediye Başkanlığı bünyesinde koruma, uygulama denetim bürosu kurulup kurulmadığı araştırılıp, eğer kurulmuş ise, taşınmazın bulunduğu yerin kurulan koruma, uygulama denetim bürosunun sorumluluk alanı kapsamında olup olmadığı hususu tespit edilip, hükümden sonra, 11/10/2013 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1 ve 65/4 maddeleri gereğince sanığın hukuki durumunun eylemin niteliği ve suç kastının yoğunluğu dikkate alınarak yeniden takdir ve tayininde zorunluluk bulunması,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak, BOZULMASINA, 25/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.