Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/9721 E. 2014/8172 K. 02.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/9721
KARAR NO : 2014/8172
KARAR TARİHİ : 02.04.2014

Tebliğname no : 12 – 2012/72089
Mahkemesi : Bergama 1. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 29/11/2011
Numarası : 2009/418 – 2011/303
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
2863 sayılı Kanunun, 11/10/2013 tarih, 28792 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan tespit ve tescil başlıklı 7. maddesinde korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespitinin Kültür ve Turizm Bakanlığının koordinatörlüğünde yapılacağı ve bu tespitlerin koruma bölge kurulu kararı ile tescil edileceği, tescil kararlarının ilanı, tebliği ve tapu kütüğüne işlenmesi ile ilgili hususların yönetmelikle düzenleneceğinin öngörüldüğü, bu amaçla çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik ile sit kararlarının ilan şeklinin kaleme alındığı, 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde yapılan değişiklik ile sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazların tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanacağı ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı hükmünün getirildiği, ayrıca anılan Kanunun 3. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde “Tescil edilen sit alanları ve korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının bu kanuna göre tebliğ veya ilan edilmiş olmasına rağmen yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok olmasına veya her ne suretle olursa olsun zarar görmesine kasten sebebiyet verenler ile koruma bölge kurullarından izin alınmaksızın inşaî ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranların, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılacağının öngörüldüğü, gerek 2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan 7. maddesi ile anılan madde gereğince çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik hükümlerinin, gerekse 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile öngörülen tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanma ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulma zorunluğunun amacının, ilgili kurul kararlarından muhataplarını haberdar etmek olduğu,Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında, İzmir 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 15/04/1993 gün, 4391 sayı ve İzmir 2 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 07/11/2001 gün, 10213 sayılı kararları ile korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilen, İzmir İli, B.. İlçesi, Atmaca Mahallesi, Ş.. Mevki,.. ada .. parsel sayılı taşınmaz üzerinde yer alan tescilli binanın hastane bahçesine bakan kısmında tuğla örülerek, iç ve dış duvarları sıvamak suretiyle cadde kısmına bakan cephesinde, pencere açılıp, üzerinin kiremit ile kapatılarak oda oluşturulduğu B.. M.. görevlileri tarafından 13/04/2009 tarihinde tespit edilerek, 01/06/2009 tarihinde, sanığın sit alanında yer alan taşınmaz üzerine, fiziki ve inşai müdahalede bulunduğundan bahisle kamu davası açıldığı, yine yapının dış cephesinin sabit tutularak bina içinin betonarme olacak şekilde tamamen yenilendiği ve bahçesine ilave yapı inşa edildiğinin 27/08/2009 tarihinde İzmir 2 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu görevlileri tarafından tespit edildikten sonra, sanık hakkında 10/02/2010 tarihli iddianame ile sanığın sit alanında yer alan taşınmaz üzerinde bulunan evinin içini betonarme olarak yenilediği ve ayrıca bahçesine ek yapı inşa ettiğinden hakkında dava açıldığı ve yapılan yargılama sonucunda her iki dosyanın birleştirildiği, sanığın savunmalarında, bahse konu yapının tescilli olduğu hususunda bilgi sahibi olduğuna ilişkin herhangi bir beyanda bulunmamış ise de, suça konu taşınmaza ilişkin dosya kapsamında mevcut tapu kaydı incelendiğinde, beyanlar hanesine 14/06/1993 tarihinde korunması gerekli kültür varlığı şerhinin işlenmiş olduğu ve sanığın taşınmazın 2/8 hissesini 17/01/2008 tarihinde satış yoluyla edindiği, bu kapsamda tapuda yer alan şerhten haberinin bulunmamasının hayatın olağan akışına aykırı düşeceği,
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre katılan vekilinin, yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Üzerinde müdahale gerçekleştirilen taşınmazın 2863 sayılı Kanunun 6. maddesi kapsamında tescilli kültür varlığı olması nedeniyle taşınmazda izinsiz ya da izin kapsamı dışında yapılan her türlü inşai faaliyetin suç oluşturacağı, bu bakımdan müdahalenin binanın içinde ya da dışında gerçekleştirilmesinin önem arz etmediği, bu kapsamda tescile esas bilgi ve belgeler getirtilerek, izinsiz yapılan tadilatın yapının tescil edilmesine neden olan kriterlere uygun olup olmadığının, yapıya ait orjinal dokuya uyum sağlayıp sağlamadığının, tescilli kültür varlığında zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi gerektiği,
Her ne kadar mahkeme tarafından, suça konu taşınmaza ilişkin keşif sırasında gözlemlenen olumsuz nitelikler dikkate alınarak, sanığın zorunlu olarak suça konu müdahaleleri gerçekleştirdiği kanaatiyle hakkında beraat hükmü tesis edilmiş ise de, sanığın tescilli bina haricinde, ayrıca bu yapının bahçesinde yer alan arazi üzerine, mevcut yapıya ek olarak betonarme vasıfta oda inşa ettirdiğinden bahisle tutanak düzenlendiği halde, mahallinde yapılan keşifte görevlendirilen inşaat mühendisi bilirkişi raporunda, tescilli binanın bulunduğu arazinin bahçesinde yer alan ve 11/01/2010 tarihli fen bilirkişi raporunda B harfi ile gösterilen yapı ile ilgili olarak ayrıca tescilli binaya herhangi bir şekilde zarar verilip verilmediği konusunda bir değerlendirme yapılmadığı görülmekle, bu kapsamda mahallinde tekrar, fen bilirkişi, inşaat mühendisi ve üniversitelerin arkeoloji kürsüsüne mensup öğretim görevlisinden oluşan bilirkişi heyeti refakati ile keşif icra edilip, sanık tarafından izinsiz olarak yapılan uygulamaların tescilli kültür varlığının bütünü ve dolayısıyla orjinal dokusu ile uyumlu olup olmadığının, niteliğinin ve yapıda zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi, taşınmazın bu nitelikte bir zarar gördüğünün belirlenmesi durumunda sanığın, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1-1.cümlesi uyarınca cezalandırılması, bu nitelikte bir zararın mevcut olmadığının, ancak yapılan tadilatın ruhsata tabi inşai ve fiziki müdahale kapsamında bulunduğunun belirlenmesi durumunda, 6498 sayılı Kanun ile değişik 65/1-2.cümlesi uyarınca cezalandırılması, yapılan bu tadilatın ruhsata tabi olmayan, “basit onarım” niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde ise, 5498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/4. maddesi ile cezalandırılması, ayrıca bahse konu müdahalelerin sanık tarafından TCK’nın 25. maddesi kapsamında zorunluluk hali sınırları dahilinde işlenip işlenmediği hususu yeniden değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeksizin, eksik araştırma ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı kanunun 8.maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 02/04/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi