Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/9716 E. 2014/7757 K. 28.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/9716
KARAR NO : 2014/7757
KARAR TARİHİ : 28.03.2014

Tebliğname No : 12 – 2012/69608
Mahkemesi : Mersin 2. Asliye Ceza Mahkemesi
Karar Tarihi : 30/12/2011
Numarası : 2010/283 – 2011/1182
Suç : Taksirle öldürme

Taksirle öldürme suçundan sanıkların mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanıklar müdafii ve katılanlar vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıklar müdafii ve katılanlar vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanıklardan F.. İ..’in fabrikada bakım müdürü, sanık S.. A..’ın farin ünitesinden sorumlu mühendis, sanık B.. A..’nın helezon makinasını çalıştıran işletme teknisyeni, sanık S.. K..’nin de işçi olarak çalıştığı Ç.. AŞ’ye ait çimento fabrikasında yaklaşık beş yıldır makine bakım işçisi olarak çalışan ölenin, olay günü silo içindeki beton bölme kaynatma borularının temizliğini ve montajını yaptıkları sırada, şeritle güvenlik önlemi alınmış farin silo altı bölümüne geçerek bu kısımda boru montajı ile uğraşırken, helezonun çalışmaya başlaması üzerine helezon makinasına sıkışarak öldüğü olayda; olay günü saat 08:00 sularında ve 11:00 sularında sanık Serdal’ın helezon kısmını kontrol ederek sanık Burhan’a makinayı çalıştırması için telefonla aradığı, sanık Burhan’ın güvenlik kontrolünün yapıldığı yönünde verilen bilgi üzerine bilgisayarlı sistemle helezon makinasını çalıştırdığı, ölene iş güvenliği konusunda eğitim verildiği, olay sırasında ölenle birlikte çalışan işçi tanıklar R.. Ö.. ve A.. Ö..’ın olaydan hemen sonra ifadelerinde; helezon kısmına geçerken işletme kısmına mutlaka haber verilmesi gerektiğinin tüm işçiler tarafından bilindiğini beyan ettikleri, ölenin kazanın meydana geldiği bölüme geçerken işletme kısmına haber verilmesi gerektiğini bilebilecek durumda ve tecrübede olduğu, sanıklar F.. İ.. ve B.. A..’nın savunmalarında ve fabrikada işçi olarak çalışan N.. S..’ın kolluktaki beyanında belirttiği gibi fabrikada genel uyarıcı sistemin bulunduğu ve bu sistemin işe başlamadan önce sesli uyarı sisteminin çalıştığı da dikkate alınarak; dosyanın bir kez de İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği kürsüsünden seçilecek üç kişilik bilirkişi heyetine tevdi edilerek; sanıklara kusur yükleyen bilirkişi raporlarının gerekçelerinde de belirtildiği şekilde; mevcut çalışma şartlarında bakım sırasında çalışmaya devam edilip edilemeyeceğinin, helezonun üzerinin kapatılmasında zorunluluk olup olmadığının ve kazanın meydana geldiği farin helezon bölümünde ayrı bir ışıklı sesli uyarıcı ikaz sisteminin bulunmasının gerekip gerekmediğinin tespit edilerek bu konularda sanıklara yüklenebilecek kusur bulunup bulunmadığına ilişkin rapor alınması, sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi,
Kabule göre de;
TCK’nın 50/6. maddesinde bulunan “yaptırımın” ibaresinin 01/03/2008 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 26/02/2008 tarih 5739 sayılı Kanunun 4. maddesi ile “tedbirin” olarak değiştirilmesi ile sözü edilen maddenin birinci fıkrasının “a” bendi uyarınca hapis cezasının paraya çevrilmesi seçenek yaptırım, diğer bentlerde düzenlenen hususların ise seçenek tedbir niteliğinde olduğu, TCK’nın 50/6. maddesinde hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesinin sonuçlarının düzenlediği, somut durumda ise sanık hakkında bir tedbir niteliğini haiz olmayan, uzun süreli hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verildiği, kaldı ki bu durumun hükmün tesisi aşamasında değil, hükmün kesinleşmesinden sonra infaz aşamasında nazara alınacağı hususu gözetilmeksizin infazı kısıtlar biçimde yazılı şekilde karar tesis edilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanıklar müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 28.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.