YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/9706
KARAR NO : 2014/8181
KARAR TARİHİ : 02.04.2014
Tebliğname no : 7 – 2011/216334
Mahkemesi : Bursa 4. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 07/03/2011
Numarası : 2010/901 – 2011/318
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıkların beraatlerine ilişkin hükümler, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 04/05/1991 gün, 1730 sayılı kararı ile korunması gerekli kültür varlığı vasfının devamına karar verilen ve 1382 envanter numarası ile tescilli olan taşınmaz üzerindeki yapının maliki olan sanık K.. Ç..’nin ve bu kişiden yapıyı kiralayan sanık K.. B..’ın, tescilli binanın pencerelerin yenilenmesi, birinci kat kapı doğramalarının ahşap olarak değiştirilmesi, dış cephe sıvası yapılması, çatı aktarımı ve badana boya yapılması için Osmangazi Belediyesi, İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’ne 04/03/2010 tarihinde dilekçe ile müracaat ettikleri, bahse konu dilekçenin 11/03/2010 tarihinde Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na gönderildiği, ancak ilgili Koruma Kurul’u tarafından bu konuda herhangi bir değerlendirme yapılmadan, Osmangazi Belediyesi görevlileri tarafından yapılan kontroller sırasında, 16/03/2010 tarihinde, izinsiz olarak, yapının Sakarya Caddesi cephesindeki pencerelerinin kapılara dönüştürüldüğü, yan cephedeki kapının kapatıldığı, tüm pencerelerin ebatları ve formlarının değiştirildiği, saçak ve çatının onarıldığının tespit edildiği, sanık K.. B..’ın savunmasında, diğer sanıktan kiraladığı binanın yaklaşık 100 yıllık, çok eski, harap bir bina olduğunu, kapıları, duvarları ve pencerelerinin zaman zaman döküldüğünü, çatısının rüzgardan ötürü uçtuğunu, bu yapının yakınında bulunan işletmesine gelen müşteriler açısından binanın risk oluşturduğunu, bu nedenle tadilat yapmak istediğini, bunun için de önce tapu suretlerini alıp Kültür Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’na gittiğini, bir müdür yardımcısı ile görüştüğünü, kendisine gösterdiği tapu senedine karşılık bu kişinin, binanın tescilli yapılardan olmadığını söylemesi üzerine, binanın sadece dökülmek üzere olan ve rüzgardan uçma riski olan parçalarını kaldırdığını, sıvaları düzelttirdiğini, pencerelerini onarttırdığını, ayrıca içinde de bazı düzeltmeler yaptırdığını, belediye görevlilerinin bu durumu görünce tutanak düzenleyip, izin alınması gerektiğini kendisine söylediğini, bunun üzerine belediyeye basit onarım için başvuruda bulunduğunu, daha sonra belediye yetkililerinin binanın tescilli olduğunu söylemeleriyle binanın niteliğini öğrendiğini ve bu tarihten sonra binada herhangi bir işlem yapmadıklarını beyan ettiği, sanık K.. C..’nin ise savunmalarında aynı şekilde, sanık K.. B..’a kiraladığı binanın tescilli olduğunu bilmediğini beyan ettiği görülmekle;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin, yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
2863 sayılı Kanunun, 11/10/2013 tarih, 28792 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan tespit ve tescil başlıklı 7. maddesinde korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespitinin Kültür ve Turizm Bakanlığının koordinatörlüğünde yapılacağı ve bu tespitlerin koruma bölge kurulu kararı ile tescil edileceği, tescil kararlarının ilanı, tebliği ve tapu kütüğüne işlenmesi ile ilgili hususların yönetmelikle düzenleneceğinin öngörüldüğü, bu amaçla çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik ile sit kararlarının ilan şeklinin kaleme alındığı, 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde yapılan değişiklik ile sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazların tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanacağı ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı hükmünün getirildiği, ayrıca anılan Kanunun 3. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde “Tescil edilen sit alanları ve korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının bu kanuna göre tebliğ veya ilan edilmiş olmasına rağmen yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok olmasına veya her ne suretle olursa olsun zarar görmesine kasten sebebiyet verenler ile koruma bölge kurullarından izin alınmaksızın inşaî ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranların, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılacağının öngörüldüğü, gerek 2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan 7. maddesi ile anılan madde gereğince çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik hükümlerinin, gerekse 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile öngörülen tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanma ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulma zorunluğunun amacının, ilgili kurul kararlarından muhataplarını haberdar etmek olduğu,
Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında, her ne kadar mahkeme tarafından, sanıkların olayda suç kastı ile hareket etmedikleri kanaatiyle beraatlerine ilişkin yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş ise de, bahse konu yapının niteliğinin sanıklar tarafından bilinip bilinmediğinin anlaşılması bakımından, suça konu taşınmaza ait tapu kaydı, beyanlar hanesi gözükecek şekilde dosyaya getirtilip, beyanlar hanesine, korunması gerekli kültür varlığı şerhinin işlenip işlenmediği tespit edilip, eğer işlenmiş ise, sanıkların şerh tarihinden sonra tapuda herhangi bir işlem yapıp yapmadıkları araştırılıp, diğer yandan yapının korunması gerekli kültür varlığı olarak tesciline ilişkin ilgili Koruma Bölge Kurulu kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediği, ilan edilmiş ise, sanıkların ilan tarihi itibariyle ve uzun zamandır bu bölgede yaşayıp yaşamadığı, çevrede yaşayan kişiler tarafından taşınmazın bu vasfının yaygın olarak bilinip bilinmediği, nihayetinde, inşai müdahale gerçekleştirilen binanın korunması gerekli kültür varlığı vasfının sanıklar tarafından bilinmesi gerekip gerekmediğinin tereddütsüz biçimde tespiti ile suç tarihinden sonra bina üzerinde gerçekleştirilen uygulamalarla ilgili olarak, yapının özgün durumunun yeniden ihyasına yönelik restitüsyon ve restorasyon projelerinin hazırlattırılıp, ilgili Koruma Kuruluna onaylattırılarak, taşınmazın son durumunun onaylanan bu projeye uygun olup olmadığı hususu araştırılıp, sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeksizin, eksik araştırma ile sanıklar hakkında beraat hükmü tesisi,
Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 02/04/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.