YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/8644
KARAR NO : 2014/4016
KARAR TARİHİ : 18.02.2014
Tebliğname no : 12 – 2012/42614
Mahkemesi : İskenderun 4. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 15/11/2011
Numarası :2009/152 – 2011/476
Suç :Taksirle öldürme
Taksirle öldürme suçundan sanıkların mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre sanıklar müdafilerinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
İskenderun Devlet Hastanesi Acil Servisinde görevli pratisyen hekim olan sanık M.. Ş..’ın olay günü saat 23:00 sıralarında “kasık bölgesinde şişlik ve sürekli ağlama” şikayeti nedeniyle İskenderun Doğum ve Çocuk Hastanesinden sevkle getirilen 35 günlük A.. V..’a, sağ inguinal herni(kasık fıtığı) teşhisi koyup, kendisinden daha tecrübeli olan pratisyen hekim sanık S.. D..’a danıştığı, sanık Dr. S.. D..’ın herniyi redükte etmeye çalıştığı(fıtığı elle yerleştirme) ancak başaramadığı, bu sırada sanık Dr. M.. Ş..’ın icapçı çocuk cerrahisi uzmanı Ş.. S..’e telefon edip, durumu bildirerek önerilerini aldığı, Dr. Ş.. S..’in “redüksiyonu tekrar denemelerini olmazsa geleceğini söylediği”, sanık Dr. S.. D..’ın talimatı ve sanık Dr. M.. Ş..’ın onayı ile hasta bebeğe 2.5 mgl rektal diazem uygulanmasını temyize gelmeyen sanık hemşire M.. A..’dan istedikleri, onun da uygulamayı gerçekleştirdiği, akabinde sanık Dr. S.. D..’ın ikinci kez herniyi redükte etmeye çalıştığı, beyanlara göre başarılı olmasından sonra hasta bebeğin bir müddet gözlem altında tutulup, Dr. Ş.. S..’in istemi üzerine ertesi gün bebeğin polikliniğe getirilmek üzere taburcu edildiği, ikinci kez müdahale edilmesinden itibaren sustuğu ve vücudunun gevşediği bildirilen bebeğin ertesi gün saat 08:30 sıralarında acil servise getirildiğinde öldüğünün tespit edildiği olayda; Adli Tıp Kurumu Adana Grup Başkanlığı’nca yapılan otopsi sonucu düzenlenen 07.04.2007 tarihli raporda; otopside bildirilen anormal patolojik tespitlerden, bunların sebeplerinden bahsetmeksizin “bebeğin ölüm nedeninin belirlenemediğini” bildiren Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu’nun 26.12.2007 tarihli raporu ile “hastanede yapılan işlemlerle bebeğin ölümü arasında illiyet olup olmadığı konusunda görüş bildirilemeyeceğini, ancak yapılan tıbbi işlemlerin tıp kurallarına uygun olduğunu” bildiren Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’nun 10.10.2008 tarihli raporuna rağmen ölüm sebebine ve illiyet bağına ilişkin herhangi bir mütalaada bulunmaksızın “sanıkların hastaya sistemik muayene yapmamaları nedeniyle kusurlu olduklarını” bildiren Yüksek Sağlık Şurasının 5-8.5.2011 tarihli raporuna itibar edilerek sanıklar hakkında mahkumiyet hükmü kurulmuş ise de; öncelikle Yüksek Sağlık Şurası raporunda bebeğin redüksiyonunu pratisyen hekimlere bırakması ve hastaneye gitmemesi sebebiyle kusurlu olduğu bildirildiğinden hakkında suç duyurusunda bulunulan Dr. Ş.. S.. hakkında dava açılmışsa birleştirilmesi, açılmamışsa dava açılmasının sağlanması ile dava dosyalarının birleştirilip bebeğin cesedine uygulanan otopsi neticesinde tespit edilen patolojik bulguların açıklamasını, ölüm sebebini ve zamanını, teşhis ve tedavinin yerinde olup olmadığını ve sanıkların eylemleri ile ölüm arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığına ilişkin Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan rapor alınarak sanıkların hukuki durumlarının tespit ve tayini yerine eksik inceleme sonucu sanıklar hakkında mahkumiyet hükümleri kurulması,
Kanuna aykırı olup, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince tebliğnamedeki isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 18/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.