YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/8354
KARAR NO : 2014/9424
KARAR TARİHİ : 16.04.2014
Tebliğname no : 7 – 2011/188166
Mahkemesi : Adana 13. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 08/02/2011
Numarası : 2010/577 – 2011/83
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık ve katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Hazine vekili tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığı adına temyiz talebinde bulunulmuş ve bu talebe istinaden Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın davaya katılmasına karar verilmiş olmasına karşın, hazine vekili, temyiz dilekçesinde, maliye hazinesi adına temyiz talebinde bulunmuş ise de, 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçlarında maliye hazinesinin de davaya katılma ve verilen hükmü temyiz etme hakkı olduğundan, tebliğnamede maliye hazinesinin temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerektiğine ilişkin düşünceye, ayrıca;
2863 sayılı Kanunun, 11/10/2013 tarih, 28792 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan tespit ve tescil başlıklı 7. maddesinde korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespitinin Kültür ve Turizm Bakanlığının koordinatörlüğünde yapılacağı ve bu tespitlerin koruma bölge kurulu kararı ile tescil edileceği, tescil kararlarının ilanı, tebliği ve tapu kütüğüne işlenmesi ile ilgili hususların yönetmelikle düzenleneceğinin öngörüldüğü, bu amaçla çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik ile sit kararlarının ilan şeklinin kaleme alındığı, 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde yapılan değişiklik ile sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazların tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanacağı ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı hükmünün getirildiği, ayrıca anılan Kanunun 3. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde “Tescil edilen sit alanları ve korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının bu kanuna göre tebliğ veya ilan edilmiş olmasına rağmen yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok olmasına veya her ne suretle olursa olsun zarar görmesine kasten sebebiyet verenler ile koruma bölge kurullarından izin alınmaksızın inşaî ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranların, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılacağının öngörüldüğü, gerek 2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan 7. maddesi ile anılan madde gereğince çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik hükümlerinin, gerekse 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile öngörülen tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanma ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulma zorunluğunun amacının, ilgili kurul kararlarından muhataplarını haberdar etmek olduğu,
Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında, suç tarihinde, sanığın inşaat yaptığı alanın Adana Kültür Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 14/10/1993 gün 1550 sayılı kararıyla birinci derece arkeolojik sit alanı olarak tescil edilen sınırlar dahilinde kaldığının tespit edilmesi üzerine, hakkında açılan kamu dava ile ilgili olarak, dosya kapsamında mevcut inşaat bilirkişi raporunda, 38.95 m2 üzerine kurulu, temelsiz, briketten, yığma tarzda, üzeri çinko ile örtülü yapının, 2. sınıf A gurubu yapılar kapsamına girdiğinin belirtildiği, sanığın savunmalarında, bahse konu yerin sit alanı sınırlarında kaldığını bilmediğini beyan etmesine karşın, mülkiyeti hazineye ait olan suça konu olan taşınmazı kullanımının, hukuka uygun bir zeminde gerçekleşmemesi ve tespit tarihinde inşa halinde olan yapının, keşif tarihi itibariyle tamamlanıp, içerisinde ikamet ediliyor olması hususu gözetildiğinde, sanığın bölgenin niteliğini bilmediğine dair savunmasına itibar edilmeyeceği, anlaşılmakla, tebliğnamede 1 numaralı bozma öneren düşünceye iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre sanığın, yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Dosya kapsamında mevcut Adana 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2008/215-2008/628 sayılı kararı incelendiğinde, sanık tarafından, bu dosyanın da konusunu oluşturan Adana Kültür Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 14/10/1993 gün 1550 sayılı kararıyla birinci derece arkeolojik sit alanı olarak tescil edilen M.. A.. Kenti üzerine basit temel üzerine 2 oda halinde, üzeri çinko örülmüş yapı inşa ettiğinden bahisle yargılama yapıldığı ve sonucunda 13/10/2008 tarihinde hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği görülmekle,
Aynı taşınmaz üzerinde, iddianamenin kabulü tarihine kadar gerçekleşen her bir inşai ve fiziki müdahalenin, aynı suç işleme kararının icrası kapsamında değerlendirilebileceği, iddianamenin kabulü tarihinde ise hukuki kesintinin gerçekleşmesi nedeniyle bu tarihten sonra yapılacak olan her müdahalenin ayrı bir davaya konu olacağı;
Bu kapsamda, Adana 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2008/215 esas sayılı dosyanın getirtilerek, aynı konuda mükerrer dava açılıp açılmadığı tespit edilip, mükerrer dava açılmadığının anlaşılması halinde, aynı yere ilişkin mevcut suç tutanakları ile hukuki kesintinin oluşmasını sağlayan iddianamelere konu eylemler incelenip, her birinin aynı inşai ve fiziki müdahalelere yönelik olup olmadığı, aralarında hukuki kesintinin gerçekleşip gerçekleşmediği hususu açıklığa kavuşturulup, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
1- Tespit tarihinde yürürlükte bulunan 14/07/2004 tarihli 5226 sayılı Kanun’un 14. maddesi ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/b maddesinde, iki yıldan beş yıla kadar ağır hapis ve beşmilyar liradan onmilyar liraya kadar ağır para cezası öngörüldüğü, 23/01/2008 tarihli 5728 sayılı Kanun’un 408. maddesi ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/b maddesinde ise iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası öngörülmüş olmasına karşın, temel cezanın 1 yıl hapis, 450 TL adli para cezası belirlenmesi suretiyle, sanık hakkında eksik ceza tayini,
2-TCK’nın 53/4 maddesine aykırı olarak, kısa süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında TCK’nın 53/1 maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarının uygulanmasına karar verilmesi,
3-Bünyesinde koruma, uygulama denetim büroları kurulan idarelerden izin almaksızın veya izne aykırı olarak izinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunanların, 2863 sayılı Kanunun 65/d maddesi gereğince cezalandırılması gerekeceği, bu kapsamda, suça konu taşınmazın bulunduğu ilde suç tarihi itibariyle Büyükşehir Belediye Başkanlığı veya İl Özel İdaresi bünyesinde koruma, uygulama denetim bürosu kurulup kurulmadığı, eğer kurulmuş ise, taşınmazın bulunduğu yerin, koruma, uygulama denetim bürosunun sorumluluk alanı kapsamında olup olmadığı hususu tespit edilip, hükümden sonra, 08/10/2013 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1 ve 65/4 maddeleri gereğince sanığın hukuki durumunun yeniden takdir ve tayininde zorunluluk bulunması,
Kanuna aykırı olup, sanığın ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 16/04/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.