Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/7834 E. 2013/14138 K. 27.05.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/7834
KARAR NO : 2013/14138
KARAR TARİHİ : 27.05.2013

Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : 466 sayılı Kanun gereğince tazminat
Hüküm : Davaların REDDİ

Davacıların tazminat taleplerinin reddine ilişkin hükümler, davacılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
İnceleme konusu dosya ile birleştirilen ve talebi hakkında verilmiş hüküm bulunmayan davacı … hakkında mahkemece karar verilmesi mümkün görülmekle, incelenecek hüküm bulunmadığından davacı vekilinin temyiz isteminin CMUK’un 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
04/04/2011 – 22/07/2011 – 13/09/2011 – 09/01/2012 olan dava tarihleri gerekçeli karar başlığına yazılmamış ise de; bu hususların mahallinde karar başlığına ilavesi mümkün yazım eksikliği kabul edilmiştir.
Davacılar …, …, …, …, …, … ve … vekillerinin temyiz itirazlarının incelemesinde;
Dava, 466 sayılı Kanun hükümlerine dayalı tazminat istemine ilişkin olup; Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2009/256 Esas ve 2010/57 sayılı kararında 466 sayılı Kanunun 2. maddesindeki üç aylık sürenin başlangıcı için 21/04/1975 tarih ve 3-5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına atıf yapılarak kesinleşen beraat kararından davacının haberdar olmasının aranması gerektiği şeklindedir. Ancak adı geçen kararda tazminat davasının ne zamana kadar açılması gerektiğine dair bir açıklama yoktur. Borçlar Kanununun 60. maddesinde tazminat davasının, zarar verici fiil veya olayın vukuundan itibaren her halde 10 yıl sonra zaman aşımına uğrayacağı kabul edilmiştir. Kanun dışı yakalanan veya tutuklanan kimseler bakımından, devletin yaptığı yakalama veya tutuklama haksız fiili ceza davasının kesinleşmesi ile netleştiğinden bu tarih olayın vuku tarihi olup,
bu tarihten itibaren 10 yıl dolduktan sonra 466 sayılı Kanuna göre tazminat istenemeyecektir. İncelemeye konu olan dosya kapsamına göre kesinleşmiş beraat kararlarının davacılara tebliğ edildiği anlaşılamamakla birlikte davanın dayanağını teşkil eden mahkeme dosyasındaki şerhe göre davacılar hakkındaki beraat hükmün 14.08.1984 tarihinde kesinleştiği, davacılar … ve …’a ilişkin davanın 04.04.2011 tarihinde, davacı …’ya ilişkin davanın 09.01.2012 tarihinde, davacı …’e ilişkin davanın 13.09.2011 tarihinde, davacılar …, …, ve … için davanın 22.07.2011 tarihinde ve -10 yıl dolduktan sonra- açıldıklarının anlaşılması karşısında süresinde açılmayan davaların reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla yapılan incelemede,
Yapılan yargılamaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre; davacılar vekillerinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine;ancak;
Davacı … ile ilgili olup mahkemenin 2011/105 esasında kayıtlı olan dava dosyası ile davacılar … ve … hakkındaki tazminat davalarının tensiben bu dosya ile birleştirilmesine karar verildiği, davacılar …, … ve … hakkındaki tazminat davalarının ise, bu dosya ile birleştirilmeden önce yürütüldüğü aşamada davalı hazineye herhangi bir şekilde tebligat çıkartılmadığı, davalı vekilinin mahkemenin 2011/105 esasında kayıtlı dava dosyası ile birleştirilen davacı … ile ilgili 2011/106 esas sayılı davaya cevap dilekçesi verdiği, birleştirilen davalardan haberdar olduğu başkaca bir işlem yapmadığı gözetilip davacı … yönünden birleştirilen dosya ve davacı … ile ilgili dava ile ilgili olmak üzere davalı hazine yararına vekalet ücreti tayinine karar verilmesi gerekirken, her bir dosya için hazine yararına ayrı ayrı vekalet ücreti tayin edilmesi,
Kanuna aykırı olup, davacılar vekillerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, bu hususun yeniden yargılama yapılmaksızın CMUK’nın 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasının vekalete ilişkin 4. Maddesinin hükümden çıkartılarak yerine 4. madde olarak “Avukatlık Asgari Ücreti Tarifesine göre karar tarihinde geçerli olan 2.400 TL vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak davalı hazineye verilmesine, diğer davacı … yönünden de karar tarihinde geçerli olan 2.400 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı hazineye verilmesine ” ibaresinin eklenmesi suretiyle, diğer yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün, isteme uygun olarak DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 27.05.2013 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.