Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/7781 E. 2014/7555 K. 26.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/7781
KARAR NO : 2014/7555
KARAR TARİHİ : 26.03.2014

Tebliğname no : 7 – 2011/152166
Mahkemesi : Ondokuzmayıs(Kapatılan) Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 19/01/2011
Numarası : 2010/51 – 2011/2
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
2863 sayılı Kanunun, 11/10/2013 tarih, 28792 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan tespit ve tescil başlıklı 7. maddesinde korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespitinin Kültür ve Turizm Bakanlığının koordinatörlüğünde yapılacağı ve bu tespitlerin koruma bölge kurulu kararı ile tescil edileceği, tescil kararlarının ilanı, tebliği ve tapu kütüğüne işlenmesi ile ilgili hususların yönetmelikle düzenleneceğinin öngörüldüğü, bu amaçla çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik ile sit kararlarının ilan şeklinin kaleme alındığı, 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde yapılan değişiklik ile sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazların tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanacağı ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı hükmünün getirildiği, ayrıca anılan Kanunun 3. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde “Tescil edilen sit alanları ve korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının bu kanuna göre tebliğ veya ilan edilmiş olmasına rağmen yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok olmasına veya her ne suretle olursa olsun zarar görmesine kasten sebebiyet verenler ile koruma bölge kurullarından izin alınmaksızın inşaî ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranların, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılacağının öngörüldüğü, gerek 2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan 7. maddesi ile anılan madde gereğince çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik hükümlerinin, gerekse 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile öngörülen tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanma ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulma zorunluğunun amacının, ilgili kurul kararlarından muhataplarını haberdar etmek olduğu,
Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında, Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 21/04/1994 gün, 1907 sayılı kararıyla 1. derece doğal sit alanı olarak tescil edilen sınırlar dahilinde yer alan, Samsun İli, Ondokuzmayıs İlçesi, Yörükler Köyü’nde sanığın balıkçı barınağı inşa ettiğinden bahisle açılan kamu davası ile ilgili olarak, dosya kapsamında mevcut inşaat mühendisi raporunda, tanık beyanı ve mahalde yapılan incelemeler sonucunda sanığın eyleminin inşai ve fiziki müdahale niteliğinde olduğu belirtilmiş ve bu rapor hükme esas alınarak sanığın mahkumiyetine ilişkin yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, suça konu yapının fotoğrafları dahi çekilmeden, kolluk görevlileri tarafından düzenlenen 26/05/2010 tarihli tutanakta, sadece bahse konu alana sanık tarafından 8×3 metre ebatlarında, sacdan yapılmış karavan inşa edildiğinin belirtildiği, bu tutanağa istinaden sanık hakkında kamu davası açıldığı ve mahkeme tarafından mahallinde yapılan keşifte, suça konu barakanın kaldırıldığının görüldüğü, dosya kapsamı itibariyle suça konu yapının özellikleri konusunda herhangi bir tespit bulunmadığı, ayrıca tespitten sonra sanık tarafından taşınmaz üzerinde bulunan yapının kaldırılmış olması hususu dikkate alındığında, sanığın bahse konu alanın doğal sit alanı sınırlarında kaldığını bilmediğine ilişkin beyanına itibar edilerek, atılı suçtan beraatine karar verilmesi gerekirken, delilerin takdirinde yanılgıya düşülerek mahkumiyetine ilişkin yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
5237 sayılı TCK’nın 53/1-c maddesinde belirtilen velayet, vesayet ve kayyımlığa ait hizmette bulunmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbirinin, aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca sanık hakkında sadece kendi alt soyu üzerindeki yetkileri bakımından koşullu salıverme tarihine kadar, diğer kişiler yönünden hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 26/03/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.