Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/7779 E. 2014/6871 K. 19.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/7779
KARAR NO : 2014/6871
KARAR TARİHİ : 19.03.2014

Tebliğname no : 7 – 2011/150245
Mahkemesi : Besni Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 07/12/2010
Numarası : 2010/260 – 2010/626
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
2863 sayılı Kanunun, 11/10/2013 tarih, 28792 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan tespit ve tescil başlıklı 7. maddesinde korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespitinin Kültür ve Turizm Bakanlığının koordinatörlüğünde yapılacağı ve bu tespitlerin koruma bölge kurulu kararı ile tescil edileceği, tescil kararlarının ilanı, tebliği ve tapu kütüğüne işlenmesi ile ilgili hususların yönetmelikle düzenleneceğinin öngörüldüğü, bu amaçla çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik ile sit kararlarının ilan şeklinin kaleme alındığı, 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde yapılan değişiklik ile sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazların tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanacağı ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı hükmünün getirildiği, ayrıca anılan Kanunun 3. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde “Tescil edilen sit alanları ve korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının bu kanuna göre tebliğ veya ilan edilmiş olmasına rağmen yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok olmasına veya her ne suretle olursa olsun zarar görmesine kasten sebebiyet verenler ile koruma bölge kurullarından izin alınmaksızın inşaî ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranların, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılacağının öngörüldüğü, gerek 2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan 7. maddesi ile anılan madde gereğince çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik hükümlerinin, gerekse 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile öngörülen tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanma ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulma zorunluğunun amacının, ilgili kurul kararlarından muhataplarını haberdar etmek olduğu,
Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında,
Suç tarihinde sanığın Şanlıurfa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 18/09/2006 gün, 155 sayılı kararı ile 1. derece arkeolojik sit alanı olarak tescil edilen sınırlar dahilinde kalan Adıyaman İli, Besni İlçesi, Eskibesni Ören Yeri mevkinde bulunan oyuk taşını almak için traktörü ile 40-50 metre uzunluğunda, 2 metre genişliğinde, 8-10 metre derinliğinde bir yol açtıktan sonra bu taşı zincir ile bağlayıp, traktöre yükleyeceği sırada, ören yerinin güvenlik görevlisi tarafından yakalandığı olayla ilgili olarak, mahkeme tarafından görevledirilen arkeolog bilirkişi raporunda, sanığın sit alanında bulunan taşı almak için traktörü ile yol açıp fiziki müdahalede bulunulduğunun belirtilmiş olması ile sanığın soruşturma safhasında Cumhuriyet başsavcılığında alınan ifadesinde, taşı bulunduğu yerden alabilmek için kendisine ait traktörün arkasında bulunan kepçe ağzı ile zemini düzlediğine ilişkin beyanları karşısında, sanığa atılı eylemin, iddianame içeriğinde açıklandığı şekliyle, 08/10/2013 tarih ve 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1 maddesindeki, değişlik öncesi ise 65/a maddesindeki zarar verme suçunu oluşturacağı, ancak sanığın bahse konu arazisinin sit alanı vasfında olduğunu bilmediğine ilişkin savunması ile mahkeme tarafından mahallinde yapılan keşifte, dosyanın tarafı konumundaki Müze Müdürlüğü görevlisinin bilirkişi olarak görevlendirilmiş olması karşısında, öncelikle, mahallinde tekrar üniversitelerin arkeoloji ve sanat tarihi kürsülerine mensup öğretim üyesi ve fen bilirkişisinden oluşan bilirkişi kurulu ile keşif yapılıp, sanığın eyleminin niteliği belirlenip, bölgenin 1. derece arkeolojik sit alanı olarak tesciline yönelik 18/09/2006 tarihli Koruma Bölge Kurulu kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediği, ilan edilmiş ise sanığın ilan tarihi itibariyle ve uzun zamandır bahse konu bölgede yaşayıp yaşamadığı, bölgenin bu niteliğinin çevrede yaşan kişiler tarafından yaygın olarak bilinip bilinmediği, nihayetinde, fiziki müdahale gerçekleştirilen yerin 1. derece arkeolojik sit alanı içerisinde kaldığının sanık tarafından bilinmesi gerekip gerekmediğinin tereddütsüz biçimde tespiti ile sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeksizin, eksik araştırma ve hatalı nitelendirme ile sanık hakkında beraat hükmü tesisi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 19/03/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.