Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/7750 E. 2014/6880 K. 19.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/7750
KARAR NO : 2014/6880
KARAR TARİHİ : 19.03.2014

Tebliğname no : 7 – 2011/180036
Mahkemesi : Gaziantep 18. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 04/11/2010
Numarası : 2010/41 – 2010/779
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafileri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
20/05/2009 olan suç tarihinin gerekçeli karar başlığında 01/10/2009 olarak gösterilmesi mahallinde düzeltilebilir, yazım yanışlığı olarak değerlendirilmiştir.
2863 sayılı Kanunun, 11/10/2013 tarih, 28792 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan tespit ve tescil başlıklı 7. maddesinde korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespitinin Kültür ve Turizm Bakanlığının koordinatörlüğünde yapılacağı ve bu tespitlerin koruma bölge kurulu kararı ile tescil edileceği, tescil kararlarının ilanı, tebliği ve tapu kütüğüne işlenmesi ile ilgili hususların yönetmelikle düzenleneceğinin öngörüldüğü, bu amaçla çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik ile sit kararlarının ilan şeklinin kaleme alındığı, 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde yapılan değişiklik ile sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazların tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanacağı ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı hükmünün getirildiği, ayrıca anılan Kanunun 3. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde “Tescil edilen sit alanları ve korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının bu kanuna göre tebliğ veya ilan edilmiş olmasına rağmen yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok olmasına veya her ne suretle olursa olsun zarar görmesine kasten sebebiyet verenler ile koruma bölge kurullarından izin alınmaksızın inşaî ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranların, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılacağının öngörüldüğü, gerek 2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan 7. maddesi ile anılan madde gereğince çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik hükümlerinin, gerekse 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile öngörülen tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanma ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulma zorunluğunun amacının, ilgili kurul kararlarından muhataplarını haberdar etmek olduğu,
Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında,
Sanığın yetkilisi olduğu U.. Otelcilik Turizm A.Ş. tarafından 02/07/2008 tarihinde, tapu kaydında “eski eserdir” ibaresi bulunan Gaziantep İli, Şahinbey İlçesi, Bey Mahallesi, kentsel sit alanı içinde bulunan .. pafta, .. ada .. parsel sayılı taşınmazın satın alınmasına müteakip sanık tarafından 14/07/2008 tarihli dilekçe ile Adana K.. K..na müracaat edilerek, .. ada .. ve … parsellerde yapılacak inşaat çalışmaları sebebiyle, araç sirkülasyonunun sağlanması için, 1074 ada 66 parsel üzerinde bulunan binanın yıkımı konusunda izin verilmesinin talep edildiği, Adana Koruma Kurulu’nun 01/08/2008 tarihli kararı ile parseldeki yapının geleneksel mimari ürünü olması ve kentsel doku içerisinde yer aldığından talebin reddine, taşınmazın tesciline yönelik dokümanların Bölge Kurulu Müdürlüğü uzmanlarınca hazırlanarak Kurul’a sunulmasına, bu süreçte kültür varlığı özelliği olan yapının varlığını sürdürmesine karar verildiği, bunun üzerine sanığın suça konu taşınmazı Y.. T.. isimli şahsa 28/10/2008 tarihinde sattığı, daha sonra ..ada …… ve .. parsellerin birleştirilerek iki parsele ayrılması konusunda Koruma Kurulu Müdürlüğü’ne 26/01/2009 tarihinde müracaat edildiği ve Adana K.. K.. tarafından, 26/02/2009 tarihli karar ile koruma amaçlı imar planı kentsel sit alanında yer alan özel mülkiyete ait, 10 pafta, 1074 ada, 57-58-65-66 ve 70 parsel nolu taşınmazların tevhid ve ifrazı istemlerinin kararın eki kroki doğrultusunda uygun olduğuna, (OLUMLU), 1074 ada 65 ve 66 nolu taşınmazların tapu sicilindeki “eski eserdir” şerhinin kaldırılmasına karar verildiği, bu tarihten sonra 20/05/2009 tarihinde müze görevlileri tarafından mahallinde yapılan tespitte, suça konu 1074 ada 66 parsel üzerinde bulunan binanın tamamen yıkıldığının tespit edildiği ve 16/06/2009 tarihinde sanığın yetkilisi olduğu şirket tarafından 1074 ada 66 parsel sayılı taşınmazın Y… T.. isimli şahıstan satış yoluyla geri alındığı, bahse konu yapının yıkılması konusunda suç tarihinden önce sanık tarafından ilgili Koruma Kurulu’na müracaatta bulunulması hususu dikkate alındığında, sanığın bahse konu taşınmaz üzerinde bulunan binanın tescilli olduğunu bildiği anlaşılmakla;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafilerinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Sanık ve müdafilerinin savunmalarında, bahse konu taşınmazın tapu kaydında yer alan “eski eserdir” ibaresinin Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından 26/02/2009 tarihli karar ile kaldırıldığı, bu sebeple sanığa atılı suçun unsurları itibariyle oluşmayacağı hususu ileri sürülmüş ise de, suça konu taşınmazın müstakil olarak tescilli olmayıp, kentsel sit alanında ve 15 envanter nolu tescilli taşınmazın koruma alanında yer aldığı, ayrıca tapu kaydında yer alan şerhin kurucu bir vasfı olmayıp, ilgili Kurul tarafından alınan kararın muhataplar açısından öğrenilmesinin sağlanması için açıklayıcı bir fonksiyonunun bulunduğu, şerhin kaldırılması halinde taşınmazın korunması gerekli kültür varlığı vasfının sona ermeyeceği, ancak tespit tarihinde suça konu taşınmazın malikinin Y.. T.. isimli şahıs olduğu ve sanığın dosya kapsamında mevcut savunmalarında kendisinin bahse konu taşımaza herhangi bir müdahalede bulunmadığına ilişkin beyanı karşısında, Y.. T.. isimli şahsın dinlenerek, suça konu eylem ile ilgili olarak beyanlarının alınıp, taşınmazın bu şahıs tarafından suç tarihinden kısa bir süre sonra sanığın yetkilisi olduğu şirkete satılması hususu dikkate alındığında, taraflar arasında yapılan sözleşmenin muvazaalı olup olmadığının anlaşılması bakımından, suça konu yapının bulunduğu taşınmaz ile birlikte .. ada …, .., .. ve … parsel sayılı taşınmazların tevhid ve ifrazı için Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 26/02/2009 tarihli kararına dayanak teşkil eden 26/01/2009 günlü başvuru dilekçesinin, sanık tarafından verilip verilmediği, ayrıca bu taşınmazların 26/01/2009 tarihi itibariyle maliklerinin kim olduğu hususu belirlenip, sanığa atılı suçun 2863 sayılı Kanunun 65/1 maddesinde düzenlenen, zarar verme suçunu mu, yoksa inşai ve fiziki müdahale suçunu mu oluşturduğunun anlaşılması bakımından, ilgili Koruma Kurulu’ndan bahse konu taşınmaz üzerinde bulunan yapının yıkıldığı tarihten önceki fotoğrafları ile yapının tesciline esas olmak üzere Koruma Kurulu görevlileri tarafından düzenlenen raporlar getirtilerek, üniversitelerin arkeoloji ve sanat tarihi kürsülerine mensup öğretim üyelerinden oluşan bilirkişi kuruluna inceleme yaptırtılıp, suça konu yapının 2863 sayılı Kanunun 6. maddesi kapsamında tescile gerek olmaksızın korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı niteliğine haiz olup olmadığı hususu tespit edilerek, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Bünyesinde koruma, uygulama denetim büroları kurulan idarelerden izin almaksızın veya izne aykırı olarak izinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunanların, 2863 sayılı Kanunun 65/d maddesi gereğince cezalandırılması gerekeceği, bu kapsamda, suça konu taşınmazın bulunduğu yerde koruma, uygulama denetim büroları kurulup kurulmadığı araştırılıp, hükümden sonra, 08.10.2013 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1 ve 65/4 maddeleri gereğince sanığın hukuki durumunun yeniden takdir ve tayininde zorunluluk bulunması,
Kabule göre de;
1-5237 sayılı TCK’nın 53/1-c maddesinde belirtilen velayet, vesayet ve kayyımlığa ait hizmette bulunmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbirinin aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca, sadece kendi alt soyu açısından koşullu salıverme süresine kadar uygulanabileceği, alt soy haricindeki kişiler yününden ise, yoksunluğun, hapis cezasının infazına kadar devam edeceğinin gözetilmemesi,
2-6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi 2863 sayılı Kanunun 65/b maddesinde, hapis cezası yanında ayrıca adli para cezası da öngörülmüş olmasına karşın, sanık hakkında ceza tayin edilirken sadece hapis cezası belirlenmesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince ceza miktarı itibariyle sanığın kazanılmış hakkı saklı tutularak, isteme uygun olarak BOZULMASINA, 19/03/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.