Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/603 E. 2014/3967 K. 18.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/603
KARAR NO : 2014/3967
KARAR TARİHİ : 18.02.2014

Tebliğname no : 12 – 2011/369786
Mahkemesi : Beykoz 1. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 17/06/2011
Numarası : 2009/1352 – 2010/766
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Suçtan zarar gören Kültür ve Turizm Bakanlığı adına davaya katılma talebinde bulunulduğu ve yapılan talebe atfen şikayetçi kurumun katılan olarak kabulüne karar verildiği gözetilmeksizin, gerekçeli karar başlığında İ.. M..nün katılan olarak gösterilmesi mahallinde düzeltilebilir yazım hatası olarak değerlendirilmiştir.
Suç tarihinde, İstanbul III Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 15.11.1995 tarih ve 7755 sayılı kararı ile aynı kurulun 05/06/1996 tarih ve 8284 sayılı kararı ekinde yer alan 1/2500 ölçekli sit derecelendirme paftasına göre 3. derece doğal sit alanı içerisinde yer alan, B,,İlçesi, Ç.. Beldesi, F.. Mahallesi, B.. C.No:. adresinde bulunan, 6831 sayılı Orman Kanunun 2/B maddesi kapsamında maliye hazinesi adına orman dışına çıkarılan yerlerden olan suça konu 39 ada, 1 parsel sayılı taşınmazda, sıva yapıldığının, evin çatısının yükseltildiğinin ve duvar örülmekte olduğunun, pencerelerin kırılarak tadilat yapıldığının tutanak altına alındığı, tutanakta R.. Ö.. imzasının bulunması nedeniyle adı geçen şahıs hakkında Beykoz 2. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı, S.. S.. 06/07/2009 tarihli celsede tanık sıfatıyla alınan beyanında, suça konu yerin kendisine ait olduğunu, tapusuz 2-B arazisi olduğunu, tutanak tarihinde kendisinin inşaatın başında olmaması nedeniyle çalışan R.. Ö.. imzaladığını beyan etmesi üzerine anılan mahkemesinin 08/07/2009 tarihli, 2009/34 esas, 2009/516 karar sayılı kararı ile R..Ö.. beraatine, S.. S.. hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verildiği, mahkemece icra edilen keşfe katılan fen ve inşaat mühendisi bilirkişiler tarafından düzenlenen raporlar ile, keşif tarihinde, binanın çatısının şıngıl örtülü, dış doğramalarının ve dış cephe badanasının yenilenmiş, binanın elden geçirilmiş olduğu, suça konu binanın esaslı tamir edilmesi, çatısının yenilenmesi işlerinin ruhsat alınarak yapılması gerekli işlerden, dış doğramalarının değiştirilmesi, dış cepheye badana yapılması işinin, inşaat ruhsatına ve izne tabi olmayan, basit inşaat olmasına karşın, binanın 2 katlı olması ve dış badana işinin iskele kurmak suretiyle yapılması göz önüne alındığında, iskele kurmayı icap ettiren imalatların da izin alınmasını gerektiren imalatlar olmaları nedeniyle izne tabi işlerden olduğu, ancak binanın üzerinde bulunduğu arazinin mülkiyeti nedeniyle ruhsat-izin alınamayacak yerlerden olduğu, söz konusu uygulamaların sit alanına “inşai ve fiziki müdahale” teşkil ettiği, doğal yapının bütünselliğini bozucu nitelikte olduğu çatının, badananın ve PVC doğramaların kaldırılması halinde dahi doğal yapının eski haline getirilmesinin mümkün olmadığı hususlarının tespit edildiği,
08/10/2013 tarih ve 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 7. maddesine göre, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca maliklere tebliğ edileceği; sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin tescil kararlarının da Resmî Gazete’de yayımlanmakla birlikte, Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı, belirtilen değişiklik öncesinde işlenen suçlar bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği, bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında suça konu taşınmazın maliye hazinesi adına kayıtlı olması nedeniyle eylemin hukuka uygun bir zeminde icra edilmediği ve eylemin izne bağlanmasının mümkün olmadığı, sanığın, üzerine atılı suçu işlediğinin tüm dosya kapsamı ile sabit olduğu anlaşılmakla,
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin, sanığın suç kastının bulunmadığına, suça konu yerin sit alanı içerisinde yer aldığını bilmediğine, beraatine veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi gerektiğine ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Bünyesinde koruma, uygulama denetim büroları kurulan idarelerden izin almaksızın veya izne aykırı olarak tamirat ve tadilat yapanlar ile izinsiz inşaî ve fizikî müdahale yapanlar veya yaptıranların 2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile değişik 65/4 ve değişiklik öncesi yürürlükte bulunan 65/d maddeleri gereğince cezalandırılacaklarının ön görüldüğü, anılan Kanun hükümlerinin uygulanabilmesi için suça konu taşınmazın bağlı olduğu belediye veya valilik bünyesinde Koruma Uygulama ve Denetim Bürosunun mevcut olması veya dava konusu uygulamaların tamanının İmar Kanunun 21. maddesi kapsamında bulunması gerektiği, somut durumda gerçekleştirilen izinsiz uygulamalar 2863 sayılı Kanunun 9. maddesi kapsamında esaslı inşai ve fiziki müdahale niteliğinde ise de, suç tarihinde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesinde Koruma Uygulama ve Denetim Bürosunun mevcut olması karşısında sübuta eren eylemin 6498 sayılı Kanun ile değişik 65/4 ve değişiklik öncesi yürürlükte bulunan 65/d maddesine temas eden suçu oluşturduğunun gözetilmemesi,
2-5237 sayılı TCK’nın 53/1-c maddesinde belirtilen kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait hizmette bulunmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbirinin aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca cezası ertelenen hükümlü hakkında uygulanamayacağı gözetilmeksizin, sanığın, 5237 sayılı TCK’ nın 53/1-c maddesindeki haklardan koşullu salıverilme tarihine kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi, aynı zamanda 5237 sayılı TCK’nın 53/4 maddesinin kısa süreli hapis cezası ertelenmiş olan kişiler hakkında uygulanacağı gözetilmeksizin, mahkum olunan 1 yıl 8 ay hapis cezası ertelenen sanık hakkında aynı Kanunun 53/1 maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilerek hükümde çelişkiye neden olunması kanuna aykırı,
3-Hükümden sonra, 11/10/2013 günlü Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile 2863 sayılı Kanun’da, 65/1 ve 65/4 maddelerinin uygulanmasına ilişkin olarak getirilen değişiklikler karşısında, sanığın hukuki durumunun yeniden tayin ve takdirinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 18/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.