YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/575
KARAR NO : 2014/4075
KARAR TARİHİ : 19.02.2014
Tebliğname no : 12 – 2011/354801
Mahkemesi : Urla Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 26/04/2011
Numarası : 2011/34 – 2011/388
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Suçtan zarar gören “K.. B..” adına dilekçe ile davaya katılma talebinde bulunulduğu ve bu dilekçeye istinaden hazinenin davaya katılmasına karar verildiği gözetilmeksizin, katılan K.. B..’nın gerekçeli karar başlığında müşteki olarak gösterilmesi, mahallinde düzeltilebilir yanlışlık olarak değerlendirilmiştir.
2863 sayılı Kanunun, 11/11/2013 tarih, 28792 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan tespit ve tescil başlıklı 7. maddesinde korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespitinin K.. B..nın koordinatörlüğünde yapılacağı ve bu tespitlerin koruma bölge kurulu kararı ile tescil edileceği, tescil kararlarının ilanı, tebliği ve tapu kütüğüne işlenmesi ile ilgili hususların yönetmelikle düzenleneceğinin öngörüldüğü, bu amaçla çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik ile sit kararlarının ilan şeklinin kaleme alındığı, 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde yapılan değişiklik ile sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazların tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanacağı ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı hükmünün getirildiği, ayrıca anılan Kanunun 3. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde “Tescil edilen sit alanları ve korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının bu kanuna göre tebliğ veya ilan edilmiş olmasına rağmen yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok olmasına veya her ne suretle olursa olsun zarar görmesine kasten sebebiyet verenler ile koruma bölge kurullarından izin alınmaksızın inşaî ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranların, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılacağının öngörüldüğü, gerek 2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan 7. maddesi ile anılan madde gereğince çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik hükümlerinin, gerekse 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile öngörülen tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanma ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulma zorunluğunun amacının, ilgili kurul kararlarından muhataplarını haberdar etmek olduğu,Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında, Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulu’nun 26/04/1984 gün, 242 sayılı kararı ile 1. derece arkeolojik sit alanı olarak tescil edilen ve İzmir 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 05/07/1996 gün, 6121 sayılı kararı ile 1 derece arkeolojik sit vasfının devamına karar verilen sınırlar dahilinde kalan İ.. İli, U..İlçesi, İ.. Mahallesi, Taşharmanı Mevki,. . ada ..parsel sayılı taşınmaz üzerine, sanık tarafından iki katlı betonarme bina yaptırıldığının Urla Belediyesi görevleri tarafından tespiti üzerine, sanık hakkında açılan kamu davasıyla ilgili olarak dosya kapsamında mevcut 04/04/2011 tarihli inşaat mühendisi bilirkişi raporunda, suça konu yapının İzmir ili kent haritası elektronik ortamında bulunan 2007 tarihli fotoğrafı ile hali hazır durumu itibariyle, imalatın inşasına ait yapı elemanlarında el ve göz muayenesi ile renk değişimi, solmalar, eskime durumu, parlaklık, solmalar, dökülmeler ve diğer teknik özellikler dikkate alınarak yapılan inceleme sonucunda, üst katın 2007-2008 yıllarında yapıldığı ve sanığın eyleminin 2863 sayılı yasanın 9. maddesinde tariflenen şekilde inşai ve fiziki müdahale niteliğinde bulunduğunun belirtildiği, sanığın savunmasında, taşınmaz üzerinde bulunan evin sit alanı sınırları dahilinde kaldığını bilmediğini beyan ettiği, ancak bahse konu taşınmazın sit alanı vasfının devamına ilişkin ilgili Kurul Kararı’nın Belediye Başkanlığı tarafından 1997 yılında mutat vasıtalarla ilanının yapıldığı, ayrıca taşınmaza ait tapu kaydı incelendiğinde, suç tarinden evvel 1984 yılında beyanlar hanesine, korunması gerekli kültür varlığı şerhinin düşüldüğü ve 1999 yılında sanığın satış yolu ile bu taşınmazın maliki olduğunun anlaşılması karşısında, sanığın dava konusu yerin sit alanı içerisinde yer aldığını bildiği, buna rağmen, ilgili Koruma Kurulundan izin almaksızın 1. derece arkeolojik sit alanında bulunan taşınmazı üzerine inşai müdahalede bulunarak üzerine atılı suçu işlediğinin tüm dosya kapsamı ile sübuta erdiği gözetilmeksizin, sonradan yapılan üst katın suç oluşturmayacağı kanaatiyle, yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
Kamu davasının zamanaşımı nedeniyle 765 sayılı TCK’nın 102/4 ve 5271 sayılı CMK’nın 223/8 maddeleri gereğince düşmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, 5271 sayılı CMK’nın 223. maddesinde hüküm türleri arasında yer almayan ortadan kaldırma kararı verilmesi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı kanunun 8.maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 19/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi