Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/5532 E. 2014/7570 K. 27.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/5532
KARAR NO : 2014/7570
KARAR TARİHİ : 27.03.2014

Tebliğname no : 12 – 2012/4968
Mahkemesi : İstanbul 23. Asliye Ceza Mahkemesi
Karar Tarihi : 03/10/2011
Numarası : 2010/401 – 2011/310
Suç : 2863 Sayılı Kanuna Aykırılık

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dosya içerisinde mevcut 30/06/2011 tarihli bilirkişi raporunda tek tek sayılıp dava konusu yapılmayan inşai müdahaleler ile ilgili olarak zamanaşımı süresi içerisinde gereğinin takdir ve ifası mümkün görülmüştür.
Katılan vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanığın, İstanbul I Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 07/07/1993 tarih ve 4720 sayılı kararı ile belirlenen kentsel sit alanı içerisinde yer alıp, İstanbul III Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 08/04/1988 tarih ve 422 sayılı kararı ile korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olarak tescilli binada izinsiz onarım yaptığının iddia olunduğu, iddiaya dayanak oluşturan 20/05/2010 tarihli yapı tespit tutanağında, bahse konu taşınmazın son katının bina ile uyum sağlamadığının, pencere doğramalarının pvc’ye dönüştürüldüğünün belirtildiği, 28/06/2010 tarihli uzman raporunda da, son çekme katın çatısının yıkıldığı, yapı ile uyum sağlamayan, sonradan yapıldığı düşünülen bir kat olduğu tespitine yer verildiği, dolayısıyla sanığa isnat olunan eylemlerin, “binaya çekme kat ilave etmek, anılan katın çatısını yıkmak, pencere doğramalarını pvc’ye dönüştürmek” şeklinde ortaya çıktığı;
Sanığın aşamalarda verdiği benzer ifadelerde, suça konu taşınmazın en üst katını iş yeri açmak amacıyla kiraladığını, kaçak olduğu iddia edilen çekme katın kiraladığı tarihte mevcut bulunduğunu, kendisinin binaya çekme kat ilave etmediğini söylediği, dosya içerisindeki kira sözleşmesinde kira konusunun, “İliç Han en üst çatı katı ve alt katı” olarak tanımlandığı, kiraya veren tanık U.. T..’in, çatı katının da sanık tarafından kiralandığını beyan ettiği, dolayısıyla “binaya çekme kat ilave etmek” eylemini sanığın gerçekleştirdiğine dair delil bulunmadığı, diğer yandan, sanığın herhangi bir pvc değişikliği yapmadığının, anılan değişikliğin seneler önce gerçekleştirildiğinin, bu konu ile kiracılarının bir ilgisi olmadığının da tanık U.. T.. tarafından ifade edildiği, dolayısıyla isnat olunan eylemlerden sadece “çekme katın çatısını yıkmak” fiili yönünden sanığın sorumlu tutulabileceği;
Sanığın belirtilen hususta verdiği ifadelerde, üst katını kiraladığı bina çok eski olduğundan çatı katının duvar sıvalarının, alt katta iş yerinin bulunduğu bölüme düşerek tehlike yarattığını, binanın bu bölümünün yıkılması için Beyoğlu Belediye Başkanlığı’na dilekçe ile müracaat ettiğini, ancak belediye görevlilerince inceleme yapılıp gerekli tedbirler alınmadığından çatının dökülen kısımlarını kaldırdığını, başkaca bir tadilat işi gerçekleştirmediğini beyan ettiği, İstanbul II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 23/02/2011 tarih ve 4283 sayılı kararında da, İl Özel İdaresi kayıtlarına göre son katın taraça olduğunun belirtildiği anlaşılmakla;
Korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı binanın çatısında meydana gelen dökülmeler ile ilgili olarak sanık tarafından Beyoğlu Belediye Başkanlığı’na müracaat edilip edilmediği, edilmiş ise, belediye tarafından herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığı, çatının durumunun binada bulunanlar ve çevredekiler için tehlike yaratıp yaratmadığı, bu anlamda müdahalenin zaruri olup olmadığı hususlarının araştırılması, tescilli binanın orijinal halinin, başka bir deyişle kültür varlığı olarak tesciline esas yapısının tespiti, anılan tespit çerçevesinde binaya sonradan ilave edilen çekme katın çatısının yıkılmasının kültür varlığında zarara sebebiyet verip vermediğinin, yapılan eylemin binanın orijinal durumu ile uyumlu olup olmadığının, dolayısıyla fiilin “inşai ve fiziki müdahale” özelliği taşıyıp taşımadığının, taşıyor ise niteliğinin bilirkişi görüşü alınarak belirlenmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeksizin, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 27/03/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.