Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/397 E. 2014/2722 K. 05.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/397
KARAR NO : 2014/2722
KARAR TARİHİ : 05.02.2014

Tebliğname no : 4 – 2010/65913
Mahkemesi : Muğla 2.Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 15/09/2009
Numarası : 2007/463 – 2009/813
Suç : İmar kirliliğine neden olma, 2863 sayılı Kanuna aykırılık

İmar kirliliğine neden olma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanığın, ilgili belediyeden ve koruma kurulundan izin almayarak inşa ettirdiği yapıyı yıktırıp, araziyi suçtan önceki haline getirmediğinin anlaşılması karşısında, mahkemece, bu gerekçelerle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiş olup, tebliğnamede bu hususta bozma öneren düşünceye iştirak edilmemiştir.
Suç tarihinde Muğla Belediyesi görevlileri tarafından yapılan kontroller sırasında sanığın, M. İli, Merkez İlçesi, K. Mahallesi, İ..K..Mevki, .pafta, . ada, .parsel sayılı taşınmazına, su basman üzeri tuğla duvarları ile örülü, kiriş ve tabliye betonu dökülü ev inşa ettirdiğinin tespiti üzerine sanık hakkında imar kirliliğine neden olmak suçundan 18/10/2007 tarihinde iddianame düzenlenerek kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sırasında mahallinde fen ve inşaat bilirkişisi refakati ile yapılan keşif sonucunda, suça konu yapının üzerinde bulunduğu arazinin İzmir 2 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 08/07/1992 gün ve 2783 sayılı kararı ile 3. derece doğal sit alanı olarak tescil edilen sınırlar dahilinde kaldığının anlaşılması üzerinde, bu defa aynı eylemle ilgili olarak sanık hakkında 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan 12/06/2008 tarihinde ek iddianame düzenlenerek kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda, Muğla ilinde koruma, uygulama denetim bürosu kurulduğunun anlaşılması üzerine, sanığa atılı eylemin imar kirliliğine neden olmak suçu yanında 2863 sayılı Kanunun 65/d maddesindeki suçu da oluşturacağı ve bu kapsamda 5237 sayılı TCK’nın 44. maddesindeki fikri içtima kuralları uygulanarak, sanığın eylemine temas eden 5237 saylı TCK’nın 184/1 maddesinde düzenlenen suçun daha ağır olduğu kanaatiyle, yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, aynı konuda özel kanunda düzenlenen bir suç ile 5237 sayılı TCK’da düzenlenen suç arasında fikri içtima kurallarının uygulanmasının mümkün olmadığı, 2863 sayılı Kanunun, 5237 sayılı Kanuna göre özel yasa vasfında olduğu, suça konu yapının 3 derece doğal sit alanı sınırlarında kaldığının anlaşılması karşısında, sanığın eyleminin 2863 sayılı Kanunun 65/1 ve 65/4 maddelerine göre değerlendirilip, sonucuna karar karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de,
Sanık hakkında temel ceza tayin edilirken uygulanan kanunun mülga 765 sayılı TCK olduğu belirtilerek, yanlış gösterilmesi,
Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.