YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/3958
KARAR NO : 2014/11306
KARAR TARİHİ : 08.05.2014
Tebliğname no : 12 – 2011/405729
Mahkemesi : Beykoz 2. Asliye Ceza Mahkemesi
Karar Tarihi : 18/04/2011
Numarası : 2010/564 – 2011/369
Suç : 2863 Sayılı Kanuna Aykırılık
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıkların mahkumiyetlerine ilişkin hüküm, sanıklar müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık N.. U..’ın adli sicil kaydında bulunan Beykoz 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 18/06/2010 tarih, 2008/1068 Esas, 2010/443 Karar sayılı ilamın tekerrüre esas olup, sanık hakkında hükmolunan hapis cezasının 5237 sayılı TCK’nın 58/6. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi ve,
Kendisini vekil ile temsil ettiren katılan kurum lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekalet ücretine hükmedilmemesi, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamış olup;
H.. A.. isimli şahsın kolluk kuvvetlerine müracaat ederek, tapusu olmayan arsasına sanıklar tarafından hafriyat toprağı döküldüğünü beyanla şikayetçi olması üzerine soruşturmaya başlandığı, adı geçen şahsın kovuşturma aşamasında verdiği ifadede de, sanıkların, suça konu taşınmaz üzerine birçok kez hafriyat döktüklerini, kendilerini defalarca uyarmasına rağmen eylemlerini sürdürdüklerini beyan ettiği, aşamalarda yaptıkları savunmalarda suçlamayı kabul etmeyip, suç tarihi itibariyle hafriyatçılık ve taş döküm işleri ile iştigal ettiklerini söyleyen sanıkların kollukta verdikleri ifadelerde, H.. A..’ı tanıdıklarını, kendisiyle aralarında husumet bulunmadığını dile getirdikleri, bu bakımdan, H.. A.. isimli şahsın aşamalarda değişmeyen tutarlı beyanlarına itibar edilmemesini gerektirecek somut bir delil mevcut olmadığından, ifadesinin “tanık” yerine “müşteki” sıfatıyla alınması esasa etkili görülmeyerek, tebliğnamede bu yönde bozma öneren görüşe iştirak edilmemiştir.
08/10/2013 tarih ve 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 7. maddesine göre, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca maliklere tebliğ edileceği; sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin tescil kararlarının da Resmî Gazete’de yayımlanmakla birlikte, Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı;
Belirtilen değişiklik öncesinde işlenen suçlar bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği;
Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde; sanıkların, İstanbul III Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 15/11/1995 tarih ve 7755 sayılı kararı ile tescilli 3. derece doğal sit alanı içerisindeki Maliye Hazinesi’ne ait taşınmaz üzerine izin almaksızın hafriyat döktükleri, sit kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediği araştırılmamış ise de, hazineye ait taşınmaz üzerine hafriyat dökülmesi nedeniyle hukuka aykırı zeminde gerçekleştirilen eylem bakımından ilanın yapılmış olup olmamasının önem arz etmediği anlaşılmakla;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıklar müdafinin, eksik inceleme ile karar verildiğine ilişkin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Hükümden sonra, 11/10/2013 günlü Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile 2863 sayılı Kanun’da, 65/1 ve 65/4 maddelerinin uygulanmasına ilişkin olarak getirilen değişiklikler karşısında, sanıkların hukuki durumlarının yeniden tayin ve takdirinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanıklar müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 08/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.