YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/3633
KARAR NO : 2013/7465
KARAR TARİHİ : 26.03.2013
Mahkemesi :Sulh Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle yaralama
Hüküm : 5237 sayılı TCK’nın 44, 89/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet
Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, gözetimi altında bulundurduğu köpeği kontrol altında tutmada ihmal gösterip, elinden kaçan köpeğin mağdur …’a saldırması sonucu mağdurun etkisi basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralanmasına sebebiyet veren sanık hakkında, hayvanın tehlike yaratabilecek şekilde serbest bırakılması ve taksirle yaralama suçlarının oluştuğunun kabulünde ve 5237 sayılı TCK’nın 44. maddesi uyarınca sanığın yalnızca taksirle yaralama suçundan cezalandırılmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden ve sanığın takdiri indirim maddesinin uygulanmamasına ilişkin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- 5237 sayılı TCK’nın 89/1. maddesinde yaptırım olarak hapis veya adli para cezası seçimlik olarak öngörülmesine karşın yasal zorunluluk bulunmadığı ve gerekçesi de gösterilmeksizin hapis cezasının tercihi,
2- 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesinin sanık hakkında uygulanıp uygulanmamasına karar verilirken, sanığın suçu işledikten sonra yargılama sürecinde pişmanlık duyup duymadığı, dosyaya yansıyan bilgi ve kanıtlarla birlikte isabetle değerlendirilerek, denetime olanak verecek ve somut gerekçeler de gösterilmek suretiyle takdir hakkının kullanılması gerektiği gözetilmeden, “Sanığın tekrar suç işlemeyeceği konusunda Mahkememizce olumlu kanaat oluşmadığından” şeklindeki soyut gerekçeyle, hükmolunan sonuç hapis cezasının ertelenmemesine karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 26.03.2013 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ:
Sanık hakkındaki TCK’nın 89/1 ve 177. maddelerine muhalefetten mahkumiyete dair hüküm dairemizin 13.12.2011 tarihli kararı ile “Sanığın sadece taksirle yaralama suçundan cezalandırılması, kabul ve uygulamaya göre de TCK’nın 53. maddesinin uygulanmaması gerektiği” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkeme bozma sonrası, sadece taksirle yaralama suçundan TCK’nın 89/1. maddesi gereğince 4 ay hapis cezası vermiş, diğer temyiz itirazları bakımından bozma konusu yapılmayan önceki hükümlerle bağlı kalınarak ve “sanığın tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkememizde olumlu kanaat oluşmadığından ertelenmesine yer olmadığına ve seçenek yaptırımlara çevrilmesine yer olmadığına” karar vermiştir.
Deiremiz çoğunluk görüşü yasal zorunluluk bulunmadığı ve gerekçesi de gösterilmeksizin hapis cezasının seçilmesini ve hapis cezasının ertelenmeme gerekçesinin yerinde olmadığını belirterek hükmü bozmuştur
Aşağıdaki gerekçelerle çoğunluk görüşünün yerinde olmadığını düşünüyoruz
1- Seçenek yaptırım öngörülen hükümlerde hapis veya adli para cezasını tercih etme tamamen hakimin takdirindedir. Sadece sanık mükerrir olduğu durumlarda hakim hapis cezasını seçmek zorundadır. Bunun dışındaki hallerde hakim ister hapis isterse adli para cezasını tercih edebilir
2- Hakim ertelememe gerekçesini daha önceki hükümde belirtmişti. Dairemiz kabule göre bozmalarda bu hususu dosaya uygun görerek bozma sebebi yapmamış, mahalli mahkemede gerekçesinin yeterli olduğunu düşünerek aynı hükmü kurmuştur. İstikrarlı uygulamada bunu gerektirir. Yoksa dosyanın her temyize gelmesinde bozma sebebi yapılmayan bir konunun tekrar başka bir sebepten bozulması demektir.
Müştekinin şikayeti devam etmektedir.Zarar giderme teşebbüsü olmadığından sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmemiştir. Benzer düşünceyi erteleme içinde düşünmek gerekir.
Dairemiz bozma kararı doğrultusunda karar veren mahkemenin kararının yerinde olduğunu ve onanması gerektiğini düşündüğümüzden sayın çoğunluğun bozma yönündeki görüşüne katılmıyoruz.