Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/330 E. 2014/3443 K. 12.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/330
KARAR NO : 2014/3443
KARAR TARİHİ : 12.02.2014

Tebliğname no : 12 – 2011/343797
Mahkemesi : Aksaray 1. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 01/06/2011
Numarası : 2010/898 – 2011/557
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
08/10/2013 tarih ve 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 7. maddesine göre, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca maliklere tebliğ edileceği; sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin tescil kararlarının da Resmî Gazete’de yayımlanmakla birlikte, Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı, belirtilen değişiklik öncesinde işlenen suçlar bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği, bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde, sanığın, Konya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 10/03/1978 gün ve 1013 sayılı kararı ile 1. derece arkeolojik sit alanı olarak tescil edilen sınırlar dahilinde kalan A.. İli, Merkez İlçesi, Y.. Köyü,.. pafta ..parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan konutunun dış kısmını sıvatıp, pencerelerini değiştirdiği ve bahçenin etrafına duvar inşa ettirdiğinden bahisle açılan kamu davası ile ilgili olarak, dosya kapsamında mevcut 05/04/2011 tarihli fen bilirkişi raporunda, suça konu taşınmazın sit alanı sınırlarında kalmadığının belirtilmesi üzerine, sanık hakkında beraat kararı verilmiş ise de, soruşturma safhasında müze müdürlüğü görevlileri tarafından düzenlenen 09/02/2009 tarihli rapor ve eki krokiden sanığın, ikamet ettiği ve suça konu olan yapıların bulunduğu taşınmazın 1. derece arkeolojik sit alanı sınırlarında kaldığının belirtildiği görülmekle, maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti ve belirtilen çelişkinin giderilmesi bakımından, öncelikle, suça konu taşınmazın tapu kaydının onaylı bir örneği dosyaya getirtilerek, beyanlar hanesine korunması gerekli kültür varlığı şerhinin işlenmiş olup olmadığı araştırılıp, tapu kaydının beyanlar hanesinde şerh bulunmakta ise tescil şerhinin hangi Kurul kararına istinaden konulduğu, sanığın suça konu taşınmazı belirtilen şerhi görebileceği bir tarihte edinip edinmediği, edinme tarihi şerhten önce olsa dahi durumdan haberdar olmasını sağlayacak şekilde tapuda işlem yapıp yapmadığı, diğer yandan, bölgenin arkeolojik sit alanı olarak tescil edilen kısımda yer aldığının anlaşılması halinde, ilgili Koruma Kurulu kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediği, ilan edilmiş ise, sanığın ilan tarihi itibariyle ve uzun zamandır bahse konu bölgede yaşayıp yaşamadığı, nihayetinde, inşai müdahale gerçekleştirilen yerin arkeolojik sit alanı içerisinde kaldığının sanık tarafından bilinmesi gerekip gerekmediğinin tereddütsüz biçimde tespiti ile mahallinde tekrar, inşaat mühendisi, fen bilirkişi ve üniversitelerin sanat tarihi veya arkeoloji kürsülerine mensup öğretim üyelerinden oluşan bilirkişi heyeti ile keşif icra edilip, taşınmazın arkeolojik sit alanı sınırlarında kalıp kalmadığı ve eylemlerinin 2863 sayılı Kanunun 9. maddesi kapsamında fiziki ve inşai müdahale niteliğinde olup olmadığı belirlenip, sonucuna göre hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 12/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.