YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/3141
KARAR NO : 2014/8264
KARAR TARİHİ : 03.04.2014
Tebliğname no : 12 – 2011/392761
Mahkemesi : Beykoz 2. Asliye Ceza Mahkemesi
Karar Tarihi : 14/03/2011
Numarası : 2010/491 – 2011/240
Suç : 2863 Sayılı Kanuna Aykırılık
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık müdafinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
08/10/2013 tarih ve 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 7. maddesine göre, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca maliklere tebliğ edileceği; sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin tescil kararlarının da Resmî Gazete’de yayımlanmakla birlikte, Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı;
Belirtilen değişiklik öncesinde işlenen suçlar bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği;
Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde; sanığın, İstanbul III Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 15/11/1995 tarih ve 7755 sayılı kararı ile tescilli 1. derece doğal sit alanı içerisine izin almaksızın prefabrik yapı inşa ettiğinin iddia olunduğu, dosya kapsamından, suça konu binanın bulunduğu yerin özel mülkiyete ait olduğu anlaşıldığı gibi, sanığın da keşifte verdiği ifadede, inşaatın tapulu olduğunu beyan ettiği, eylem sanığa ait tapulu taşınmaz üzerinde gerçekleştirilmiş ise, sit kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediği araştırılarak, sanığın bölgenin niteliğini bilip bilmediğinin tereddütsüz biçimde belirlenmesi gerektiği anlaşılmakla; inşai müdahalede bulunulan taşınmazın sanığa ait olup olmadığı, sit kararının bölge halkına duyurulup duyurulmadığı, ilan yapılmış ise, sanığın ilan tarihi itibariyle bahse konu bölgede ikamet edip etmediği ve dolayısıyla ilana vakıf olup olmadığı araştırılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, eksik soruşturma ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi,
Kabule göre de;
1- 5237 sayılı TCK’nın 53/1-c maddesinde belirtilen güvenlik tedbirinin, aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca cezası ertelenen hükümlü hakkında sadece kendi alt soyu üzerindeki yetkileri bakımından uygulanamayacağı gözetilmeksizin, anılan hak yoksunluğunun tamamen uygulama dışı bırakılması kanuna aykırı,
2- Hükümden sonra, 11/10/2013 günlü Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile 2863 sayılı Kanun’da, 65/1 ve 65/4 maddelerinin uygulanmasına ilişkin olarak getirilen değişiklikler karşısında, sanığın hukuki durumunun yeniden tayin ve takdirinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 03/04/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.