Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/30201 E. 2014/6699 K. 18.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/30201
KARAR NO : 2014/6699
KARAR TARİHİ : 18.03.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/58049
Mahkemesi : Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesi
Tarihi : 27/12/2012
Numarası : 2012/216 – 2012/386
Dava : 466 sayılı Kanun gereğince tazminat

Davacı vekilinin 30.07.2012 tarihli dilekçesi ile müvekkili davacının bir suç soruşturması nedeniyle gözaltına alındığını ve sahibi olduğu kamyona el konulduğunu, yapılan yargılama sonunda üzerine atılı suçtan beraatine hükmedildiğini belirterek 466 sayılı Kanun gereğince maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin açılan davanın mahkemece reddine ilişkin hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Yapılan yargılamaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Tazminat davasının dayanağını oluşturan Kumluca Sulh Ceza Mahkemesinin 10.04.2008 tarih, 2006/425 Esas – 2008/126 Karar sayılı ceza dava dosyasının incelenmesinden; sanığın (davacının) Pasaport Kanununa muhalefet etmek suçundan beraatine hükmedildiği, kararın temyiz edilmeksizin 04.11.2008 tarihinde kesinleştiği, 31.05.2011 tarihinde davacının el koyma ve gözaltına alınma nedeniyle oluştuğunu düşündüğü 7.700 TL’lik zararının giderilmesi talebiyle Adalet Bakanlığına başvurduğu, 09.08.2011 tarihinde Adalet Bakanlığı İdari ve Mali İşler Başkanlığı’nca bu talebinin reddedildiği, bu kez davacının 18.08.2011 tarihinde Antalya 1. İdare Mahkemesinde Adalet Bakanlığı aleyhine 7.700 TL istemli tam yargı davası açtığı ve Antalya 1. İdare Mahkemesinin 30.04.2012 tarih, 2011/388 Esas – 2012/612 Karar sayılı ilamı ile davacının tam yargı davasının, dava konusu uyuşmazlığın çözümünün adli yargının görev alanına girdiği gerekçesiyle, reddine karar verildiği, bu hükmün 22.06.2012 tarihinde kesinleştiği, tüm bu aşamalardan sonra davacının 30.07.2012 tarihinde inceleme konusu tazminat davasını açtığı, mahkemece “davacının 31.05.2011 tarihinde Adalet Bakanlığına başvurduğu tarihte tazminat hakkını öğrendiği, davanın ise 30.07.2012 tarihinde açıldığı bu nedenle davanın CMK’nın 142/1. maddesine göre 3 aylık ve 1 yılllık sürede açılmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, davacının beraatine ilişkin, 04.11.2008 tarihinde kesinleşen Kumluca Sulh Ceza Mahkemesinin 10.04.2008 tarih, 2006/425 Esas – 2008/126 Karar sayılı hüküm içeriğinde CMK’nın 141/2, 232/6. maddesinde belirtildiği şekilde ilgiliye tazminat hakkı bulunduğunun, başvuru merci ve süresinin hatırlatılmadığı da dikkate alınarak tazminat davasının 466 sayılı Kanun’un 2. maddesinde öngörülen süre içinde açıldığı, mahkemenin ret gerekçesinin yerinde olmadığı kabul edilmekle,
Dosya içeriğine göre davacının haksız gözaltı tazminatına ve haksız el koyma tazminatına ilişkin taleplerinin ayrı ayrı değerlendirilmesinde;
1- Davacının gözaltında kaldığı tarih itibariyle 5320 sayılı Kanun’un 6. maddesi gereğince 466 sayılı Kanun hükümlerinin yürürlükte olduğu, davacının 17.10.2001 – 19.10.2001 tarihleri arasında gözaltında kaldığı ve yapılan yargılama sonunda davacının gözaltına alındığı suç nedeniyle beraatine hükmedilmesi nedeniyle bu gözaltının hukuka aykırı olduğu ve bunun sonucu olarak hak ve nasafet kurallarına göre belirlenecek bir miktar maddi ve manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
2- Davacının sahibi bulunduğu kamyona 17.10.2001 tarihinde el konulmasından dolayı 5271 sayılı CMK’nun 141. ve devamı maddeleri gereğince tazminat davası açtığı anlaşılmakla; 5320 sayılı Kanun’un 6. maddesi gereğince 5271 sayılı Kanun’un 141. maddesinin 01.06.2005 tarihinden itibaren yapılan işlemler hakkında uygulanacağı, bu tarihten önce yapılan işlemlere ilişkin tazminat davalarının genel hükümlere göre görülmesi gerektiği ancak davacının Antalya 1. İdare Mahkemesinde Adalet Bakanlığı aleyhine 7.700 TL istemli tam yargı davası açtığı ve Antalya 1. İdare Mahkemesinin 30.04.2012 tarih, 2011/388 Esas – 2012/612 Karar sayılı ilamı ile, dava konusu uyuşmazlığın çözümünün adli yargının görev alanına girdiği gerekçesiyle reddine karar verildiği de gözetilerek haksız el koyma nedeniyle tazminat talebini değerlendirecek yargı merciinin belirlenmesi bakımından, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi gereğince bu dava yönünden dosyanın tefrik edilerek görev uyuşmazlığının çözümlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması gerektiğinin değerlendirilmemesi
Kanuna aykırı olup, davacı vekilinin eksik inceleme ile hüküm kurulduğuna ve davanın süresinde açıldığına ilişkin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebepten 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, isteme aykırı olarak, BOZULMASINA, 18.03.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.