Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/29575 E. 2014/14707 K. 16.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/29575
KARAR NO : 2014/14707
KARAR TARİHİ : 16.06.2014

Tebliğname No : 12 – 2013/84672
Mahkemesi : Büyükçekmece 3. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 24.01.2013
Numarası : 2011/524-2013/127
Suç : Kişisel verilerin kaydedilmesi

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
5237 sayılı TCK’nın 135. maddesinde düzenlenen “Kişisel verilerin kaydedilmesi” suçunun oluşabilmesi için, belirli veya belirlenebilir bir kişiye ait her türlü bilginin, hukuka aykırı olarak kaydedilmesi gerekmekte olup, suçun maddi konusunu oluşturan “kişisel veri” kavramından, kişinin, yetkisiz üçüncü kişilerin bilgisine sunmadığı, istediğinde başka kişilere açıklayarak ancak sınırlı bir çevre ile paylaştığı, herkes tarafından bilinmeyen ve/veya kolaylıkla ulaşılması ve bilinmesi mümkün olmayan, kişinin kimliğini belirleyen veya belirlenebilir kılan, kişiyi toplumda yer alan diğer bireylerden ayıran ve onun niteliklerini ortaya koymaya elverişli, gerçek kişiye ait her türlü bilginin anlaşılması gerektiği; bir özel hayat görüntüsü ya da sesinin, “kişisel veri” olduğunda kuşku bulunmamakta ise de, kişinin özel hayatına ilişkin görüntüsü ya da sesinin, bilgisi dışında, resim çekme veya kaydetme özelliğine sahip aletle belli bir elektronik, dijital, manyetik yere sabitlenmesi 5237 sayılı TCK’nın 134/1. maddesinin 2. cümlesinde; rızası dışında ifşa edilmesi, yani; yayılması, açığa vurulması, afişe edilmesi, ilan edilmesi, kamuoyuna duyurulması, aleniyet kazandırılması, özetle; içeriğini öğrenme yetkisi bulunmayan kişi veya kişilerin bilgisine sunulması 5237 sayılı TCK’nın 134/2. maddesinde özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında düzenlendiğinden, kişinin özel hayatına ilişkin görüntüsü, fotoğrafı ya da sesinin, yasal anlamda, 5237 sayılı TCK’nın 135. maddesi kapsamında kişisel veri olarak değerlendirilemeyeceği, kendisine veya aile birliğine yönelen, onurunu zedeleyen, haksız bir saldırıyı önlemek için, kaybolma olasılığı bulunan kanıtların kaybolmasını engelleyip, yetkili makamlara sunarak güvence altına almak amacıyla, saldırıyı gerçekleştiren tarafın bilgisi ve rızası dışında, konuşma ve haberleşme içeriklerini veya özel hayata ilişkin ses ve görüntülerini dinleme, izleme ya da kaydetme eylemlerinin hukuka aykırı olduğunu kabul etmek mümkün olmadığı gibi, esasen bu hallerde, kişinin hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle hareket ettiğinden de söz edilemeyeceği,
Dosya kapsamına göre, sanığın, evinin bahçesine taktırdığı kameralar ile yan komşusu olan katılanın bahçesindeki kişisel veri niteliğindeki görüntülerini hukuka aykırı olarak kaydettiğinin iddia edildiği somut olayda; alınan bilirkişi raporunda, kameranın bağlı olduğu bilgisayarın sabit diskinin incelenmesinde, hard diskin fiziksel arıza nedeniyle çalışmaması nedeniyle içerisindeki verilere erişimin mümkün olmadığı, katılanın şikayeti üzerine polis tarafından temin edilen sanığa ait güvenlik kameraları görüntülerinin bulunduğu CD’nin incelenmesinde, katılana ait bahçede bulunan kişilerin, masa ve sandalyelerinde kamera açısında olup, bunlara ilişkin görüntülerinde kaydedildiği, toplamda üç ayrı güvenlik kamerasından elde edilen 7 ayrı görüntüden 6 tanesinde katılanın bahçesinin görüntülerinin olduğu, 6 görüntü açısının katılanın bahçesini kaydettiği, ayrıca sanık müdafinin sunduğu fotoğraflara göre güvenlik kamerasının açılarının bu şikayet sonrasında değiştirildiği, şikayet sonrasında kamera açılarının sadece sanığın bahçesini kapsayacak sınıra çekildiği, önceki fotoğraflarda yer alan müştekinin bahçesinin şikayet sonrasındaki görüntülerde ve fotoğraflarda yer almadığı ve görülmediği, şikayet sonrasında çekilen fotoğraflara göre bu fotoğrafların aynı güvenlik kameralarından alındığı, ancak müştekinin bahçesinin bu fotoğraflarda ve görüntülerde gözükmediği ve yer almadığı, kamera açılarının değiştiği, kamera açısının sanığın bahçesini kapsayacak sınıra çekildiği ve hali hazırda katılanın evinin görüntülenmediği belirtilmiş olmakla, sanığın, katılanın özel hayatına dahil olan, gün içerisinde kiminle niçin, nasıl, nerede ve ne zaman görüştüğü ve ne yaptıkları gibi hususları tespit etmek amacıyla sürekli takip, denetim ve gözetim altına almak suretiyle gerçekleştirdiği eyleminin, özel yaşam alanına girdiğinde şüphe bulunmayan faaliyet kapsamında olduğu ve eylemin TCK’nın 134/1-2. cümlesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturacağı anlaşılmakla, sanığın bu suçtan sorumlu tutularak mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, suçun nitelendirilmesinde de yanılgıya düşülerek yazılı şekilde beraat hükmü kurulması,
Kanuna aykırı olup, katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8.maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321.maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 16.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.