Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/29467 E. 2014/22643 K. 12.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/29467
KARAR NO : 2014/22643
KARAR TARİHİ : 12.11.2014

Tebliğname No : 12 – 2013/328839
Mahkemesi :Manisa 3. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi :20.06.2013
Numarası :2012/633 – 2013/369
Suç :Taksirle öldürme

Taksirle öldürme suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Ölen, 1963 doğumlu S.. A..’ın, 05.12.2010 tarihinde prostat kanseri rahatsızlığı nedeniyle Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastahanesi Üroloji Anabilim Dalı Başkanlığına ait polikliniğe yatışının yapıldığı, 06.12.2010 tarihinde iki kez, 07.12.2010 ve 09.02.2011 tarihlerinde birer kez olmak üzere sanık doktor tarafından dört kez ameliyat edidiği, 09.02.2011’de son ameliyatı sonrası yoğun bakımda yaşamını kaybettiği olayda; ölümün şüpheli görülmeyerek ölü üzerinde otopsi işlemi yapılmadan defnedildiği, ancak ölümden iki gün sonra, Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi santralinden katılana ait telefonu arayan ve kendisini “bir dost” olarak tanıtan kimliği belirsiz muhbirin, ameliyatı gerçekleştiren öğretim üyesinin gözünde görme bozukluğu bulunduğunu, ölümün bir hatadan kaynaklanmış olabileceğini bildirmesi üzerine Cumhuriyet Başsavcılığına müracatta bulunan katılanın iddialarıyla ilgili olarak yapılan araştırmada, sanığın 17.01.2008 tarihinde geçirdiği trafik kazası sonucu sağ gözünde görme kaybı oluştuğunun tespit edildiği, soruşturmacı Prof. Dr. S.S.. İ. tarafından düzenlenen 28.04.2011 tarihli raporda; ”Tek gözle ameliyat yapmak, ancak ameliyat alanının ekranda görülüp, işlemlerin olaya bakarak yapıldığı endoskopik cerrahilerde bir sorun oluşturmaz. Çünkü endoskopik cerrahilerde derinlik hissine gerek yoktur. Bununla birlikte, endoskopik cerrahiye başlanırken, ameliyat sırasında bir komplikasyon olması halinde açık cerrahiye geçiş gerekebileceğinden, cerrahın bunu yapabilecek durumda olması gerekir. Yine bir gerçektir ki, açık cerrahilerde derinlik hissinin var olması çok önemlidir. Böyle bir durumun varlığı komplikasyonlar açısından tehlike oluşturur. Ameliyat dosyaları incelendiğinde. Prof. Dr. M.. L..’nin 10 Ocak 2008’de emekli olduğu, 16.03.2011’e kadar ameliyat ettiği üç kanserli hastası, ameliyat sonrası kanama nedeniyle ölmüşlerdir. Ölümle sonuçlanan vakaların hekim hatasından kaynaklanmış olup olmadığına karar vermek bize düşmez. Bu ancak bilirkişi olarak aynı daldan (Üroloji) hekimlerinin görüşlerinin de alınmasıyla. Adli Tıp uzmanlarınca karara bağlanabilir.” şeklindeki bir tespite yer verilmesi karşısında; sanıktaki görme bozukluğunun, ölüme neden olan komplikasyonun gelişmesinde etkili olup olmadığı, duyu kaybı oluşan doktorun, ölen üzerinde gerçekleştirdiği ameliyatın tıp kurallarına uygun olup olmadığı, ölümün neden kaynaklandığı, ölüm olayı ile sanığın eylemi arasında illiyet bağı kurulup kurulamayağı ve mevcut eylem nedeniyle sanığa kusur izafe edilip edilemeyeceği konusunda, içlerinde üroloji ve göz hastalıkları alanında uzman hekimlerin de yer aldığı genişletilmiş Adli Tıp İhtisas Kurulundan rapor alınarak sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden, eksik incelemeyle yazılı şekilde beraate hükmedilmesi,
Kanuna aykırı olup, katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince beraate ilişkin hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 12.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.