Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/28258 E. 2014/6682 K. 18.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/28258
KARAR NO : 2014/6682
KARAR TARİHİ : 18.03.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/47766
Mahkemesi : Şanlıurfa 2. Ağır Ceza Mahkemesi
Tarihi : 09/10/2012
Numarası : 2011/50 – 2012/269
Dava : Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat

Davacılar vekilinin 11.02.2011 tarihli dilekçesi ile müvekkilleri davacıların bir suç soruşturması nedeniyle tutuklu kaldıklarını, yapılan yargılama sonunda üzerine atılı suçtan beraatlerine hükmedildiğini belirterek CMK’nın 141. ve diğer maddeleri gereğince maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin açılan davaların mahkemece kısmen kabulüne ilişkin hükümler, davalı vekili ve davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Tazminat davasının dayanağını oluşturan Mersin 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.11.2010 tarih, 2010/324 Esas – 2010/424 Karar sayılı ceza dava dosyasının incelenmesinden; sanıkların (davacıların) Nitelikli cinsel istismar ve Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından, davacılar M.. G.. ve M.. E.. T..’in 09.04.2010 – 26.11.2010, davacı M.. M.. D..’ın 24.05.2010 – 26.11.2010 tarihleri arasında tutuklu kaldıkları ve haklarında beraatlerine hükmedildiği, hükümlerin temyiz edilmeksizin 07.12.2010 tarihinde kesinleştiği, iş bu davanın haksız işlem tarihi itibariyle yürürlükte bulunan CMK’nın 142/1. maddesinde öngörülen 1 yıllık süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye açıldığı, dava için kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmakla,
Yapılan yargılamaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre, davacılar vekilinin sair, davalı vekilinin kendileri lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine ve tazminat miktarlarına ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Manevi tazminat miktarı belirlenirken objektif bir kriter olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacıların sosyal ve ekonomik durumu, üzerlerine atılı suçun niteliği, tutuklanmalarına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldıkları süre, tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacıların elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nasafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, 231 gün süreyle tutuklanan davacılar M.. G.. ve M.. E.. T.. için ve 186 gün süreyle tutuklanan davacı M.. M.. D.. için hükmedilen manevi tazminat miktarlarının bu ölçülere uymayıp eksik tayini,
2 – Her ne kadar davacılar vekili tarafından davacıların haksız tutuklama nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığını belirten dava dilekçesinde davacılar için ayrı ayrı ”1.000 TL” maddi tazminat talebinde bulunulmuş ise de, sonradan “ıslah” suretiyle bu hususta sözlü veya yazılı talepte bulunulması mümkün bulunduğundan ve davacı vekili tarafından 04.10.2012 tarihli dilekçe ile maddi tazminat yönünden talep konularını, bilirkişi raporu doğrultusunda davacılar M.. G.. için 4.150,87 TL, M.. E.. T.. için 3.500 TL ve M.. M.. D.. için 3.367,42 TLolarak ıslah etmiş olması karşısında, bu husus da nazara alınarak davacıların maddi tazminat talebi konusunda bir karar verilmesi gerekirken, ıslah talebinin dikkate alınmaması suretiyle eksik maddi tazminata hükmedilmesi,
3- Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığının ilgili birimlerden sorularak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin eksik inceleme ile hüküm kurulduğuna, davacılar vekilinin eksik incelemeye ve tazminat miktarlarına ilişkin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, isteme uygun olarak BOZULMASINA, 18.03.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.