YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/28122
KARAR NO : 2014/11712
KARAR TARİHİ : 14.05.2014
Tebliğname no : 12 – 2013/67849
Mahkemesi : Siirt Ağır Ceza Mahkemesi
Tarihi : 31/12/2012
Numarası : 2012/147 – 2012/199
Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
Davacının tazminat talebinin reddine ilişkin hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
5271 sayılı CMK.nın 34. maddenin 2. fıkrasında, “Kararlarda, başvurulabilecek kanun yolu, süresi, mercii ve şekilleri belirtilir.” Aynı Kanunun 231. maddenin ikinci fıkrasında, “Hazır bulunan sanığa ayrıca başvurabileceği kanun yolları, mercii ve süresi bildirilir.” Üçüncü fıkrada “Beraet eden sanığa, tazminat isteyebileceği bir hal varsa bu da bildirilir.” amir hükmü yer almaktadır. Kanunun 232/6. maddesinde ise; “Hüküm fıkrasında, 223’üncü maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.Yasal düzenlemelere bakıldığında; gerek yüze karşı verilen, gerekse gıyapta verilen hükümlerde yasa yolunun, süresinin, merciin ve şeklinin belirtilmesi ve bu hususların karara yazılması zorunlu kılınmıştır. Somut olayda tazminat istemine esas Siverek Cumhuriyet Başsavcılığının 2010/885 sayılı hazırlık soruşturması evrakının incelenmesinde; 21.12.2010 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararda, sanığa (davacıya) tazminat talep etme hakkı olduğu hatırlatılmamış olup, karar içeriğinde, kanun yolunun süresi, kanun yoluna başvuru şekli ve başvurunun hangi makama (mercii) yapılacağının yasal düzenlemelere uygun bir biçimde gösterilmemiş olması nedeniyle, davacının 28.06.2012 tarihinde vekili aracılığıyla dava dilekçesini vererek kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar tarihinden itibaren yasal bir yıllık sürede dava açtığının anlaşılması karşısında, yargılamaya devamla davanın kabulü ile manevi tazminata hükmedilmesi yerine, davacının kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararın vekiline 06.09.2011 tarihinde tebliğ edilmesiyle şikayetçisi olmayan olaydan dolayı sanığın (davacının ) itiraz hakkı bulunmadığından kesinleşmeyi öğrenmiş sayılacağı ve bu nedenle davanın üç aylık yasal süreden sonra açılmış olduğundan reddine karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 14.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.