Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/28016 E. 2014/13135 K. 28.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/28016
KARAR NO : 2014/13135
KARAR TARİHİ : 28.05.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/65446

Mahkemesi : Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi

Tarihi : 27/12/2012

Numarası : 2012/281 – 2012/400

Dava : 466 sayılı Kanuna göre tazminat talebi

Davacının tazminat talebinin reddine ilişkin hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, davacı vekili ile davalı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;

Davacı hakkında örgüt üyesi olmak suçundan Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 07.12.2007 tarih ve 1993/391 Esas – 2007/451 Karar sayılı ilamı ile 12 yıl 6 ay hapis cezasına hükmedildiği ve bu hükmün 24.12.2009 tarihinde kesinleştiği, davacının 12 yıl 6 ay hapsin şartlı tahliye tarihi dikkate alındığında infazı gereken sürenin 9 yıl 4 ay 15 gün olduğunu, cezaevinde 9 yıl 6 ay 20 gün süre ile kaldığını, aldığı cezanın infazını tamamladığını ve haksız olarak cezaevinde kaldığı fazla süre nedeniyle tazminat talep ettiğinin anlaşılması karşısında, tazminat davasının dayanağı olan anılan ceza dava dosyası ile davacıya ait şartla tahliye kararı ile infaza ilişkin belgelerin getirtilerek, tutuklu kaldığı süre ile almış olduğu cezanın şartlı tahliye tarihi dikkate alındığında, şartlı tahliye tarihinden fazla süre cezaevinde kaldığının tespiti halinde, davacı hakkında sürdürülen ceza yargılaması kısa sürede sonuçlandırılmış olsaydı, davacının (sanığın) suç tarihi itibariyle 647 sayılı Kanuna göre hükümlü sayılması nedeniyle ve iyi halli olmak koşuluyla cezaevinde kalması gereken süre daha sınırlı olacak iken, davacının tutuklu yargılanması ve hükümlü statüsüne geçememesi nedeniyle, muhtemel şartla tahliye tarihine kadar olan hükümlülük süresinden fazla süre ile ceza infaz kurumunda kaldığı ve kanunun infazda öngördüğü indirimden yararlanamadığının anlaşılması durumunda, dairemizin aynı yöndeki 2012/24083 esas, 2013/1 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, 2709 sayılı TC. Anayasası’nın 19/son, 40/son ve 90. maddeleri gereğince iç hukuk kapsamında kanun hükmünde bağlayıcılığı olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 5. maddesindeki özgürlük ve güvenlik hakkı düzenlemeleri ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarına göre, davacının koruma tedbirine konu mahkum olduğu ceza davasında sonuç olarak tayin edilen ceza miktarı nazara alındığında tutuklu kaldığı sürenin uzun olduğu ve Sözleşmenin 5/3. maddesine aykırılık oluşturacağının değerlendirilmesi suretiyle davacının her türlü zarar kavramı içinde düşünülmesi gereken şartla tahliye tarihinden itibaren tazminata hak kazanacağı gözetilip, uğranıldığı iddia edilen maddi ve manevi zararla ilgili olarak makul bir tazminata karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi,

2- Kabul ve uygulamaya göre de;

Davanın tümüyle reddedilmesi karşısında, davalı hazine yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

Kanuna aykırı olup, davacı vekili ile davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 28.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.