Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/27953 E. 2014/8005 K. 01.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/27953
KARAR NO : 2014/8005
KARAR TARİHİ : 01.04.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/6458
Mahkemesi : Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi
Tarihi : 02/10/2012
Numarası : 2012/277 – 2012/347

Davacı vekilinin 19.06.2012 tarihli dilekçesi ile müvekkili davacının bir suç soruşturması nedeniyle tutuklu kaldığını, yapılan yargılama sonunda üzerine atılı suçtan beraatine hükmedildiğini belirterek CMK’nın 141. vd maddeleri gereğince maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin açılan davanın mahkemece kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Tazminat davasının dayanağını oluşturan Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/366 Esas – 2012/55 Karar sayılı ceza dava dosyasının incelenmesinden; sanığın (davacının) Uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçundan, 10.12.2009 – 04.10.2011 tarihleri arasında tutuklu kaldığı, yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, hükmün temyiz edilmeksizin 21.03.2012 tarihinde kesinleştiği, tazminat davasının 19.06.2012 tarihinde, CMK’nın 142/1. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye açıldığı, kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmakla,
Yapılan incelemeye, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre, davacı vekilinin eksik incelemeye, davalı vekilinin hükmedilen manevi tazminat miktarına ilişkin temyiz itirazının reddine, ancak;
1- Manevi tazminat miktarı belirlenirken objektif bir kriter olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre, tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nasafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, 663 gün süreyle tutuklu kalan davacı için hükmedilen manevi tazminat miktarının bu ölçütlere uymayıp eksik tayini,
2- Davacının 10.12.2009 – 04.10.2011 tarihleri arasında 663 gün süreyle tutuklu kaldığı, tutuklanmadan önce ticari taksi işletmeciliği yapan davacının bu dönem içerisinde maddi zararını vergi kaydı, gelir vergisi beyannamesi gibi resmi bir belgeyle ispatlayamadığı nazara alınıp, davacının vasıfsız bir işçi gibi değerlendirilerek tutuklu kaldığı dönemde geçerli olan net asgari ücret üzerinden kesinti yapmadan hesaplanacak miktarın maddi tazminat olarak ödenmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması,
3- Tazminat davasına dayanak teşkil eden ceza davasının yargılaması sonucunda beraat hükmü ile birlikte davacı lehine 2.400 TL vekalet ücretine hükmedilmesine rağmen, beraat hükmünden sonraki bir tarihte tanzim edilen serbest meslek makbuzundaki miktarın da maddi zarara eklenmesi suretiyle maddi tazminatın fazla tayini,
4- Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığının ilgili birimlerden sorulup ve Ulusal Yargı Ağı Sistemi (UYAP) üzerinden de araştırılarak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kabule göre de;
Davacı yararına hükmedilen toplam tazminat miktarına göre karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken 2.400 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmesi,
Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin eksik inceleme ile hüküm kurulduğuna ve hükmedilen maddi tazminat miktarına, davacı vekilinin hükmedilen manevi tazminat miktarına ve vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, isteme uygun olarak, BOZULMASINA, 01.04.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.