YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/27723
KARAR NO : 2014/24215
KARAR TARİHİ : 01.12.2014
Tebliğname no : 12 – 2012/312060
Mahkemesi : Söke 3. Asliye Ceza Mahkemesi
Karar Tarihi : 04/10/2012
Numarası : 2011/6 – 2012/441
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıkların mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, sanıklar müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Tescilli yapının koruma alanı içerisinde inşai ve fiziki müdahale kapsamında ruhsat verme yetkisinin koruma kurullarına ait olmasına rağmen, sanıklara bina yapımı için ruhsat veren belediye görevlileri hakkında zamanaşımı içerisinde gereğinin yapılması mümkün görülmüştür.
İzmir 2 numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 03.02.2001 tarih ve 9799 sayılı kararıyla korunması gerekli kültür varlığı olduğu kabul edilen ve mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait olan, Aydın ili, Söke ilçesi, Yenicami mahallesi, Şadırvan sokak, .. ada, .. sayılı parselde bulunan Hacı Ziya Bey Camii’nin bitişiğindeki parsel olan … sayılı parselin sanıklardan N.. C..’a ait olduğu, sanık N.. C.. ve oğulları olan sanıklar Efkan ve A.. C.. tarafından bu arazide bulunan eski binanın yıkılması ve yerine yeni bina yapılması için Söke Belediyesine başvurdukları, Söke Belediye Başkanlığı’nca düzenlenmiş 09.04.2009 tarihli yapı ruhsatına dayanılarak eski binanın yıkımı ve yeni binanın temel kazısı işlerine başlandığı, temel kazısı işi sırasında, bitişik parselde bulunan tescilli caminin kuzey ve kuzeydoğu çevre duvarının bir kısmının yıkılmasına neden olunduğu, bu durumun yerinde inceleme yapan Aydın Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu görevlilerince tespit edildiği ve ilgili Koruma Bölge Kurulu’nun 14.05.2009 tarih ve 2096 sayılı kararıyla, yıkılan duvarın yeniden yaptırılması ile sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verildiği, her ne kadar sanıklar hakkında 2863 sayılı Kanunun 65/a. maddesinde düzenlenen suçtan dava açılmış ise de; sanıklarda bir kültür varlığına zarar verme kastının bulunmadığı, duvarın kasıtlı bir eylem ile yıkılmadığı, zemin kazısı esnasında dayanıklığı azalan duvarın yıkılmasına neden olunduğu, ayrıca yıkılan duvarın özgün mimari malzemeli ile yeniden yapıldığı, bu durumun Vakıflar Genel Müdürlüğü görevlilerince düzenlenmiş 08.09.2009 tarihli raporunda ve Aydın Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu görevlilerinin 28.09.2009 tarihli raporlarında belirlendiği, yine
ilgili Koruma Bölge Kurulu’nun 29.09.2009 tarih ve 2334 sayılı Kararıyla da yıkılan duvarın yeniden yapılmasının uygun bulunduğunun kabul edildiği, tüm bu nedenlerle sanıklarda tescilli kültür varlığına zarar verme kastının bulunmadığı, ancak 05.11.1999 tarih ve 664 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu ilke kararında belirtildiği üzere, tescilli taşınmaz kültür varlıklarına cephesi bulunan taşınmazlarda yapılacak her türlü inşai faaliyetin ilgili Koruma Kurulunun iznine tabi olduğu, bu nedenle 24 sayılı parselde bulunan tescilli camiye cephesi bulunan 38 sayılı parsele yapılan inşaata başlanmadan önce ilgili Koruma Bölge Kurulu’ndan izin alınmadığı ve alınmış bir onaylı projeye dayanılmadan inşaatın yapıldığı, yetkisiz kurumlardan verilen iznin suç kastını ortadan kaldırmayacağı böylece sanıkların eylemleri ile 2863 sayılı Kanunun 65/b. maddesinde düzenlenen suça uyan eylemlerinin sabit olduğu, ancak dosya kapsamında 24 sayılı parselde bulunan Hacı Ziya Bey Camiinin korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı ilan edilmesine dair kararların mahallinde mutad vasıtalarla duyurusunun yapıldığına dair tutanakların bulunmadığı ve sanıkların davaya konu yerin tescilli kültür varlığının koruma alanı içerisinde kaldığını bilmediklerine dair savunmaları karşısında, sanıkların olay mahallinde ne zamandır ikamet ettiklerinin, koruma kararına ilişkin Kurul kararının, mahallinde usulüne uygun şekilde ilan edilip edilmediğinin, ilan edilmiş ise edilme tarihinin araştırılması ve sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği düşünülmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi,
Kabule göre de;
Hükümde sanıklar hakkında, 2863 sayılı Kanunun 65/b. maddesi gereğince verilen 5 gün karşılığı adli para cezasının, TCK’nın 62.madde uyarınca indirilip 4 gün karşılığı adli para cezası olarak belirlendiği, TCK’nın 52/2 maddesi gereğince günlüğü 50 TL den hesaplanmak olmak üzere neticede 200 TL adli para cezasına hükmedilmesi gerekirken 250 TL adli para cezasına hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanıklar müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, sanıklar hakkındaki hükümlerin isteme uygun olarak BOZULMASINA, 01/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.