Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/27710 E. 2014/7863 K. 31.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/27710
KARAR NO : 2014/7863
KARAR TARİHİ : 31.03.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/43706
Mahkemesi : Bakırköy 15. Ağır Ceza Mahkemesi
Tarihi : 19/12/2012
Numarası : 2012/123 – 2012/530
Dava : 466 sayılı Kanun gereğince tazminat

Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Dava 466 sayılı Kanun hükümlerine dayalı tazminat istemine ilişkin olup, Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2009/256 esas-2010/57 sayılı kararında 466 sayılı Kanunun 2. maddesindeki üç aylık sürenin başlangıcı için 21/04/1975 tarih ve 3-5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına atıf yapılarak kesinleşen beraat kararından davacının haberdar olmasının arandığı, adı geçen kararda Borçlar Kanununun 60. maddesindeki sürenin kabulünün gerektiği ve her koşulda davanın 10 yıllık süre içinde açılması gerektiği kabul edilmekle birlikte hiçbir hakkın sonsuza dek dava konusu yapılamayacağı, özel hukuk kapsamında değerlendirilmesi gereken bu talebin de makul bir süre içinde dava konusu edilmesi gerektiği, dava süresi açısından en lehe kabul ile kanun dışı yakalanan veya tutuklananlar bakımından, beraat hükmünün verilmesinden itibaren 10 yıl dolduktan sonra 466 sayılı Kanuna göre tazminat istenemeyeceği, bu kapsamda tazminat talebinin dayanağı olan ceza dava dosyasında 09.10.1995 tarihinde verilen beraat hükmü ile, tazminat davasının açılmış olduğu 15.02.2012 tarihine kadar, 16 yıldan fazla süre geçtiği ve davacının bu uzun süre içerisinde hakkındaki beraat hükmünden haberdar olmadığından söz etmenin yaşamın olağan akışına uymayacağı, bu halde davanın süresinde açıldığı kabulünün mümkün olamayacağı gözetilmeden, süresinde açılmayan davanın reddi yerine yazılı gerekçe ile davacı lehine tazminata hükmedilmesi,
2-Kabule göre de;
a) Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına ve tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nasafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, davacı lehine belirlenen ölçütlere uymayacak miktarda fazla manevi tazminata hükmolunması,
b) 466 sayılı Kanunun 3/2. maddesi gereğince Cumhuriyet savcısının yazılı görüşü alınmadan hüküm kurulması,
c) 15/02/2012 olan dava tarihinin, gerekçeli karar başlığına 19/03/2012 olarak yazılmış olması,
Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 31.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.