Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/276 E. 2014/3448 K. 12.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/276
KARAR NO : 2014/3448
KARAR TARİHİ : 12.02.2014

Tebliğname no : 12 – 2011/359876
Mahkemesi : Hatay 3. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 09/06/2011
Numarası : 2010/16 – 2011/291
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
08/10/2013 tarih ve 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 7. maddesine göre, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca maliklere tebliğ edileceği; sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin tescil kararlarının da Resmî Gazete’de yayımlanmakla birlikte, Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağının, yine 2863 sayılı Kanun’un 61. maddesinde ise Koruma Yüksek Kurulu’nun ilke kararlarının Resmî Gazetede yayınlanacağının belirtildiği, Anayasa Mahkemesi’nin 11/04/2012 tarih ve 2011/18 Esas, 2012/53 sayılı kararı ile 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 23/01/2008 tarih ve 5728 sayılı Kanunun 408. maddesi ile değişik 65. maddesinin (a) ve (b) fıkralarının Anayasa’ya aykırı olduğundan iptaline ilişkin kararın gerekçesinde, Koruma Yüksek Kurulu ilke kararlarının Resmi Gazete’de yayınlanmasının zorunlu olmakla birlikte koruma bölge kurulu kararları için böyle bir yayın zorunluluğunun öngörülmemiş olmasının, anılan kararların ilgili herkesin bilgisine sunulamaması nedeniyle ulaşılabilirlik ve öngörülebilirlik açısından sorunlar çıkaracağının belirtildiği, bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde, Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü görevlileri tarafından 13-24/01/2009 tarihleri arasında yapılan kontrollerde, Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu Başkanlığı’nın 12/07/1975 gün 8521 sayılı kararı ile arkeolojik sit alanı olarak tescil edilen ve Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulu’nun 15/11/1985 gün 1558 sayılı kararı ile korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilmesine karar verilen, H.. İli, A.. İlçesi, 3. M.. Mahallesi, .. parsel sayılı taşınmaz üzerindeki yapıya ek olarak ikinci katın inşa edildiğinin tespiti üzerine sanık hakkında açılan kamu davası ile ilgili olarak dosya kapsamında mevcut inşaat mühendisi ve arkeolog bilirkişi tarafından düzenlenen raporlarda, sanık tarafından, yapının ikinci katına iki adet betonarme kolon eklenmesi suretiyle tescilli yapıya fiziki müdahalede bulunulduğunun belirtildiği, bahse konu taşınmazın tescil kararlarından sonra sanık tarafından satın alındığının anlaşılması karşısında, sanığın müdahalede bulunulan yapının tescilli olduğunu bildiğinin kabulü gerektiği, anlaşılmakla;
Yapılan yargılamaya toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre sanık müdafinin, hükmün açıklanmasının geri bırakılması gerektiğine ilişkin, yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Bünyesinde koruma, uygulama denetim büroları kurulan idarelerden izin almaksızın veya izne aykırı olarak izinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunanların, 2863 sayılı Kanunun 65/d maddesi gereğince cezalandırılması gerekeceği, bu kapsamda, suça konu taşınmazın bulunduğu ilde koruma, uygulama denetim büroları kurulup kurulmadığı araştırılıp, hükümden sonra, 08.10.2013 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1 ve 65/4 maddeleri gereğince sanığın hukuki durumunun yeniden takdir ve tayininde zorunluluk bulunması,
Kabule göre de;
1-5237 sayılı TCK’nın 61. maddesi gereğince iki sınır arasında temel ceza belirlenirken, sanığın kişiliği, suçun işleniş biçimi, suçun konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, sanığın amaç ve saiki dikkate alınmak suretiyle hapis cezasının asgari hadden belirlendiği gözetilmeksizin, aynı gerekçelerle adli para cezasının asgari hadden uzaklaşılarak belirlenmesi suretiyle hükümde çelişkiye neden olunması,
2-5237 sayılı TCK’nın 53/1-c maddesinde belirtilen güvenlik tedbirinin, aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca cezası ertelenen sanık hakkında sadece kendi alt soyu üzerindeki yetkileri bakımından uygulanamayacağının gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 12/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.