YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/27534
KARAR NO : 2014/16397
KARAR TARİHİ : 02.07.2014
Tebliğname no : 12 – 2013/25945
Mahkemesi : Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi
Tarihi : 23/10/2012
Numarası : 2012/333 – 2012/390
Dava : Koruma tedirleri nedeniyle tazminat
Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Tazminat davasının dayanağı olan Ankara 1. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/103 esas, 2012/32 karar sayılı ceza dava dosyasının incelenmesinde; sanığın (davacının) cinsel istismar ve hürriyeti tahdit suçlarından 08.01.2010-16.09.2010 tarihleri arasında tutuklu kaldığı, yargılama sonunda 20.03.2012 tarihinde cinsel istismar suçundan beraatine, hürriyeti tahdit suçundan ise CMK’nın 231, 5395 sayılı Kanun’un 23. maddesi gereğince 1 yıl 1 ay 10 gün hapis cezasının hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, 20.03.2012 tarihinde kesinleştiği, tazminat davasının ise 13.08.2012 tarihinde açılmış olduğu anlaşılmakla, davacının hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen ve infazı da değerlendirilen aldığı hapis cezasından fazla sürede tutuklu kalması halinde tazminata hak kazanacağı, davacının 251 gün tutuklu kaldığı, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen 1 yıl 1 ay 10 gün hapis cezasının 270 gün olarak infaz edileceği, dolayısıyla davacının tutuklu kaldığı süreden daha fazla infaz edilecek bir cezasının hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği ve fazladan cezaevinde kalma durumu olmadığından davanın reddi yerine yazılı gerekçelerle kabulüne karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin temyiz itirazları bu iibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kaunnun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 02.07.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY:
Davacı hakkında Ankara 1. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, 2011/103-2012/32 sayı ile, cinsel istismar suçundan beraat, hürriyeti tahdit suçundan ise verilen 1 yıl 1 ay 10 gün hapis cezası hakkında CMK’nın 231 ve 5395 sayılı Kanun’un 23. maddeleri gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş, tutuklama müzekkeresinin incelenmesinde davacının her iki suçtan da tutuklanmasına karar verildiği ve 08.01.2010 ile 11.09.2010 tarihleri arasında tutuklu kaldığı anlaşılmıştır.
Çoğunluk ile aramızdaki görüş ayrılığı, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının CMK’nın 141 ve devamı maddelerine dayalı tazminat davalarında nasıl değerlendirileceğine, somut olaydaki uyuşmazlık ise aynı dosyada bir kısım suçlar yönünden beraat bir kısım suçlar yönünden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi halinde uygulamanın nasıl yapılacağının belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlıkla ilgili CMK’nın 141 ve devamı maddelerinde açık bir düzenleme bulunmayıp, konuya dolaylı olarak uygulanabilecek tek hüküm, düşme halinde tazminat verilemeyeceğine ilişkin CMK’nın 144/1-c maddesindeki “Genel veya özel af, şikayetten vazgeçme, uzlaşma gibi nedenlerle hakkında kovuşturmaya yer olmadığına veya davanın düşmesine karar verilen veya kamu davası geçici olarak durdurulan veya kamu davası ertelenen veya düşürülenler”in tazminat isteyemeyeceğine ilişkin düzenleme olup, bu hüküm de yorum yoluyla hakkında yargılandığı suçtan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilenler açısından uygulanabilir ise de, somut olaydaki uyuşmazlığa çözüm getirmemektedir. Zira somut olayda sanık hakkında aynı zamanda verilmiş bir beraat hükmü de bulunmaktadır.
Çoğunluk tarafından 5271 sayılı CMK’nın 231/5. maddesindeki “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eder,” hükmü gözardı edilerek ve bu açık hükme rağmen hukuki bir sonuç doğurmayan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı mahkumiyet hükmü kabul edilerek, henüz hukuki varlık kazanmayan hükme bir değer atfedilerek sanık aleyhine yorum
yapılmıştır. Sözkonusu hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı sanık tarafından şartlara uyulduğu takdirde düşme hükmüne dönüşecek bu şekilde sanık hakkında yalnızca beraat hükmü kalacaktır. İleri de de bu tutuklama nedeniyle tazminat davası açılamayacağına göre, beraat etmesine rağmen sanık tazminat hakkından mahrum kalacaktır. Koşullara uymadığında veya kasıtlı suç işlediğinde ise önceki hüküm açıklanacak ve sanık hakkındaki ceza infaz edilecektir. Peşinen sanık hakkında verilen hükmün açıklanması kararının kaldırılıp hükmün açıklandığını varsayarak onu tazminat hakkından mahrum etmek de adalet ilkeleriyle bağdaşmamaktadır.
AİHS’nin 5, Anayasa’nın 19/son ve 6459 sayılı Kanunun 18. maddesi ile yürürlükten kaldırılan CMK’nın 144/1-a bendi hükümleri de nazara alınmak suretiyle, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının bu aşamada hiç bir değerlendirmeye tabi tutulmaksızın, sanığın beraatine ilişkin hükme göre tazminatın şartları ve miktarı belirlenmelidir görüşüyle, çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmamaktayım.