Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/27341 E. 2014/21893 K. 05.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/27341
KARAR NO : 2014/21893
KARAR TARİHİ : 05.11.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/45820
Mahkemesi : Bodrum 3. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 08/11/2012
Numarası : 2012/182 – 2012/655
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık

2863 sayılı Kanun’a aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine, 6831 sayılı Kanun’a aykırılık suçundan ise ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin hükümler, katılanlar vekilleri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Suça konu taşınmazın 1. derece doğal sit alanı olması ile birlikte aynı zamanda orman vasfında olması sebebiyle, B.. M..’nün suçtan doğrudan zarar gördüğü, bu kapsamda sanık hakkında kurulan hükme karşı temyiz yoluna başvurmada hukuki menfaatinin bulunduğu değerlendirilmiştir.
2863 sayılı Kanun’un, 11/10/2013 tarih, 28792 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan tespit ve tescil başlıklı 7. maddesinde korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespitinin K.. B..’nın koordinatörlüğünde yapılacağı ve bu tespitlerin koruma bölge kurulu kararı ile tescil edileceği, tescil kararlarının ilanı, tebliği ve tapu kütüğüne işlenmesi ile ilgili hususların yönetmelikle düzenleneceğinin öngörüldüğü, bu amaçla çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik ile sit kararlarının ilan şeklinin kaleme alındığı, 6498 sayılı Kanun’un 1. maddesi ile 2863 sayılı Kanun’un 7. maddesinde yapılan değişiklik ile sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazların tescil kararlarının, Resmi Gazete’de yayımlanacağı ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı hükmünün getirildiği, ayrıca anılan Kanun’un 3. maddesi ile 2863 sayılı Kanun’un 65. maddesinde “Tescil edilen sit alanları ve korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının bu kanuna göre tebliğ veya ilan edilmiş olmasına rağmen yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok olmasına veya her ne suretle olursa olsun zarar görmesine kasten sebebiyet verenler ile koruma bölge kurullarından izin alınmaksızın inşaî ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranların, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılacağının öngörüldüğü, gerek 2863 sayılı Kanun’un 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan 7. maddesi ile anılan madde gereğince çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik hükümlerinin, gerekse 6498 sayılı Kanun’un 1. maddesi ile öngörülen tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanma ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulma zorunluluğunun amacının, ilgili kurul kararlarından muhataplarını haberdar etmek olduğu,
Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında, Muğla Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun, 15/08/2001 gün, 561 sayılı kararı ile 1. derece doğal sit alanı olarak tescil edilen sınırlar dahilinde yer alan Bodrum ilçesi, Sarnıç mevkinde bulunan orman vasfındaki taşınmazın 2.200 m2 lik kısmında açma yapılıp ziraat alanına dönüştürüldüğü, 450 m2 lik kısmın yol olarak kullanıldığı, 30 m2 lik kısmın teraslama şeklinde düzeltildiği ve üzerine beton atıldığı, kuru dere yatağına 70 m2 alanlı ağıl yapıldığının tespit edilmesi üzerine sanık hakkında açılan kamu davası ile ilgili olarak, Bodrum Belediye Başkanlığı tarafından ilgili Kurul kararının 2001 yılında ilanının yapıldığı, kaldı ki, bitki örtüsü tahrip edilip üzerinde betonarme nitelikte uygulamalarda bulunulan taşınmazın maliye hazinesi adına kayıtlı olması nedeniyle eylemin hukuka uygun bir zeminde icra edilmediği ve eylemin izne bağlanmasının mümkün olmadığı, sanığın dava konusu yerin sit alanı içerisinde yer aldığını bildiği, buna rağmen Kurul’dan izin alınması mümkün olmayan dava konusu taşınmazın bitki örtüsünü tahrip edip, üzerinde betonarme nitelikte uygulamalarda bulunarak fiziki müdahalede bulunduğu, üzerine atılı suçu işlediğinin tüm dosya kapsamı ile sabit olduğu anlaşılmakla birlikte, sanığın dosya kapsamında mevcut ifadelerinde, bahse konu taşımazı 1990 yılından beri kullandığına ilişkin beyanları dikkate alındığında, 07/03/2009 tarihli suç tespit zaptını düzenleyen kişilerin tanık sıfatıyla ifadeleri alınıp, keşifte görevledirilen orman mühendisi ve inşaat mühendisinden, suça konu uygulamaların ne zaman yapıldığı hususunda ek rapor alınıp, bu şekilde sanığın dava konusu uygulamaları zamanaşımı süresi içerisinde gerçekleştirip gerçekleştirmediği hususu tespit edilip;
Bünyesinde koruma, uygulama denetim büroları kurulan idarelerden izin almaksızın veya izne aykırı olarak izinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunanların, 2863 sayılı Kanunun 65/d maddesi gereğince cezalandırılması gerekeceği, bu kapsamda, suça konu taşınmazın bulunduğu yerde il özel idaresi bünyesinde koruma, uygulama denetim bürosu kurulup kurulmadığı araştırılıp, eğer kurulmuş ise, taşınmazın bulunduğu yerin il özel idaresi bünyesinde kurulan koruma, uygulama denetim bürosunun sorumluluk alanı kapsamında olup olmadığı hususu tespit edilip, hükümden sonra, 08/10/2013 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanun’un 65/1 ve 65/4 maddeleri gereğince sanığın hukuki durumunun yeniden takdir ve tayininde zorunluluk bulunması,
Kabul ve uygulamaya göre de;
5237 sayılı TCK’nın 51/1-b maddesinde, suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda kanaatin oluşması halinde hapis cezasının ertelenebileceği belirtilmiş olduğu halde, sanığın orman vasfında olup ayrıca 1. derece doğal sit alanı olarak tescil edilen taşınmazın, niteliğini de bildiği halde, 2.200 m2 lik kısmında açma yapıp ziraat alanına dönüştürdüğü, 450 m2 lik kısmı yol olarak kullandığı, 30 m2 lik kısmı düzeltip üzerine beton attığı, kuru dere yatağına 70 m2 alanlı ağıl yaptırdığı, meydana gelen zararın ağırlığı ve kastının yoğunluğu dikkate alındığında, “tayin edilen hapis cezasının ertelenmesi halinde bir daha suç işlemekten çekineceği yolunda mahkemeye olumlu kanaat geldiğinden ertelenmesi” şeklindeki dosya kapsamına uymayan isabetsiz gerekçeyle hükmolunan hapis cezasının ertelenmesine karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, katılanlar vekillerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 05/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.