Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/27338 E. 2014/3200 K. 11.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/27338
KARAR NO : 2014/3200
KARAR TARİHİ : 11.02.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/46452
Mahkemesi : Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesi
Tarihi : 07/12/2012
Numarası : 2012/119 – 2012/210
Dava : Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat

Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Yapılan yargılamaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre, davalı vekilinin hükmedilen tazminat miktarına ve davacının kendi kusuru ile tutuklanmasına sebebiyet verdiğine ilişkin temyiz itirazları ile davacı vekilinin sair temyiz itirazının reddine, ancak;
1- Tazminat davasının dayanağını oluşturan Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.01.2012 tarih, 2009/531 Esas – 2012/13 Karar sayılı beraat hükmünün davacı aleyhine temyiz edilip edilmediği, temyiz edilmediyse hangi tarihte kesinleştiği ve kesinleşme şerhli örneğinin davacıya tebliğ edilip edilmediği mahal mahkemesinden sorulmak suretiyle, şüpheye yer vermeyecek şekilde belirlenerek, davanın süresinde açılıp açılmadığının tespit edilmesinden sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
2- Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 23.03.2010 tarih ve 2009/1-256 Esas – 2010/57 Karar sayılı “Yargıtay Ceza Genel Kurulunca ve Özel Daire kararlarında, üzerinden çok uzun yıllar geçetikten sonra açılan tazminat davalarında, davacıların resmi kurumlara adli sicil kayıtlarının ibrazı veya kesinleşmiş kararları sunma zorunlulukları bulunan işlemleri yapmaları ve bu hususun dosya içeriğiyle saptanması halinde, davanın yasal süresinde açılmadığının kabulü ile reddine karar verilmesi gerektiği” şeklindeki uygulamalar dikkate alındığında, Kızıltepe Belediyesinde görev yapan davacının tahliye olduktan sonra buradaki görevine dönmek amacıyla beraat hükmünü belediyeye ibraz edip etmediğinin araştırılmaması,
3- Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığının ilgili birimlerden sorularak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi kanuna aykırı,
Kabul ve uygulamaya göre ise;
1- Manevi tazminat miktarı belirlenirken objektif bir kriter olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre, tazminat
davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nasafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, 120 gün süreyle tutuklanan davacı için hükmedilen manevi tazminat miktarının bu ölçülere uymayıp eksik tayini,
2- Gerekçeli karar başlığına duruşmaya iştirak eden Cumhuriyet savcısının sicilinin yazılmaması,
Bozmayı gerektirmiş olup, davalı vekili ile davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, isteme uygun olarak, BOZULMASINA, 11.02.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.