Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/27187 E. 2014/17673 K. 12.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/27187
KARAR NO : 2014/17673
KARAR TARİHİ : 12.09.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/29856
Mahkemesi : Beykoz 2. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 23/10/2012
Numarası : 2012/156 – 2012/960
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Suçtan zarar gören Kültür ve Turizm Bakanlığı adına davaya katılma talebinde bulunulduğu ve yapılan talebe atfen şikayetçi kurumun katılan olarak kabulüne karar verildiği gözetilmeksizin, gerekçeli karar başlığında İ.. M..nün katılan olarak gösterilmesi, “05/06/2006” tarihinin suç tarihi olduğu nazara alınmaksızın gerekçeli karar başlığında “25/05/2006” şeklinde gösterilmesi mahallinde düzeltilebilir yazım hatası olarak değerlendirilmiştir.
Suç tarihinde, sanığın genel müdürlüğünü yaptığı H.İ.T.T. Müzik Prodüksiyon Tanıtım Turizm Sanayi ve Dış Ticaret Limited Şirketi tarafından, özel mülkiyette olup, İstanbul III Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 15.11.1995 tarih ve 7755 sayılı kararı ile aynı kurulun 05/06/1996 tarih ve 8284 sayılı kararı ekinde yer alan 1/2500 ölçekli sit derecelendirme paftasına göre 1. derece doğal sit ve tarım alanı içerisinde bulunan,.. İlçesi, . Köyü, .. Caddesi, 3 pafta, 252 ve 253 parsellerin caddeye olan cepheleri boyunca geçmiş yıllarda örülmüş olan taş duvarların söktürülerek 189 metre uzunluğunda 2-2.5 metre yüksekliğinde taş duvar örüldüğünün ve toprak tesviye işlemi yapıldığının belirlendiği, söz konusu işin yapımının, 02/06/2006 tarihli sözleşme ile …. Müzik Prodüksiyon Tanıtım Turizm Sanayi ve Dış Ticaret Limited Şirketi tarafından ..Emlak Taahhüt Sanayi Ticaret ve Limited Şirketine verildiği, Beykoz Belediye Başkanlığının 07/06/2006 tarihli yazıları ile suça konu taşınmazda tarım ve peyzaj amaçlı tesviye çalışması yapılmasına izin verildiği, söz konusu iznin duvar örme imalatını kapsamadığı, mahkemece icra edilen keşfe katılan fen, sanat tarihçi ve inşaat mühendisi bilirkişiler tarafından düzenlenen raporlar ile, dava konusu arazinin etrafına ilave bahçe duvarı inşa edilmesi ve mevcut duvarların yükseltilmesine ilişkin uygulamanın tutanak tarihi olan 05.6.2006 ve sonraki günlerde yapıldığı, doğal yapının bütünselliğini bozucu nitelikte olduğu hususlarının belirlendiği, sanığın savunmasında, suça konu yerin sit alanı içerisinde olduğunu bilmediğini beyan ettiği,
08/10/2013 tarih ve 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 7. maddesine göre, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının,
7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca maliklere tebliğ edileceği; sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin tescil kararlarının da Resmî Gazete’de yayımlanmakla birlikte, Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı, belirtilen değişiklik öncesinde işlenen suçlar bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği,
Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında, sanık tarafından gerçekleştirilen duvar imalatının özellikleri dikkate alındığında “basit onarım” kapsamını aşıp, “esaslı onarım” boyutuna ulaştığı kabul edilerek, mahkemece dava konusu yerin sit alanı olarak tespit ve tesciline ilişkin Kurul kararlarının 6498 sayılı Kanun ile değişiklikten önce yürürlükte bulunan 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde belirtilen usule uygun olarak mahallinde ilan edilip edilmediği, taşınmazın tapu kaydı dosya kapsamına alınarak taşınmazın kimin adına kayıtlı olduğu ve beyanlar hanesinde sit alanı içerisinde yer aldığına dair şerh mevcut olup olmadığı araştırılmamış ise de, en geç tutanak tarihinde söz konusu yerin sit alanı içerisinde yer aldığını öğrenen sanığın bu tarihten sonra da eylemine devam ederek duvar imalatını tamamladığı, bu itibarla suça konu yerin sit alanı özelliğini bildiği halde inşai müdahaleyi ortadan kaldırmadığı gibi eylemi icraya devam ettiği, bu itibarla, sanığın iyi niyetle hareket ettiğinin kabul olunamayacağı, sanığın atılı suçtan mahkumiyetine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla,
Bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin, sanığın suç kastının bulunmadığına, beraatine kararı verilmesi gerektiğine ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine ancak,
1-5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin hapis cezasına mahkumiyet halinde uygulanabileceği gözetilmeksizin, sonuç olarak adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilen sanık hakkında hak yoksunluğuna hükmedilmesi kanuna aykırı,
2-Hükümden sonra, 11/10/2013 günlü Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile 2863 sayılı Kanun’da, 65/1 ve 65/4 maddelerinin uygulanmasına ilişkin olarak getirilen değişiklikler karşısında, sanığın hukuki durumunun yeniden tayin ve takdirinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 12/09/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.