Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/27048 E. 2014/3890 K. 18.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/27048
KARAR NO : 2014/3890
KARAR TARİHİ : 18.02.2014

Tebliğname no : 12 – 2012/287845
Mahkemesi : Adana 3. Ağır Ceza Mahkemesi
Tarihi : 12/09/2012
Numarası : 2012/217 – 2012/300
Dava : Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat

Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Tazminat davasının dayanağını oluşturan Adana 1. Çocuk Mahkemesinin 28.03.2012 tarih, 2011/206 Esas – 2012/313 Karar sayılı ceza dava dosyasının incelenmesinden; sanığın (davacının) Terör örgütü propagandası yapmak suçundan beraatine hükmedildiği, kararın temyiz edilmeksizin 19.04.2012 tarihinde kesinleştiği, iş bu davanın CMK’nın 142/1. maddesinde öngörülen 1 yıllık süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye açıldığı, dava için kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmakla,
Yapılan yargılamaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre, davalı vekilinin eksik incelemeye ve kendileri lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine, davacı vekilinin bir nedene dayanmayan temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Manevi tazminat miktarı belirlenirken objektif bir kriter olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre, tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nasafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, 78 gün süreyle tutuklanan davacı için hükmedilen manevi tazminat miktarının bu ölçülere uymayıp fazla tayini,
2- Tazminat davasına dayanak olan ceza dosyasında davacının fiilen 78 gün süreyle tutuklu kaldığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunda tutukluluk süresinin 79 gün olarak belirlenmesi ve hesaplamanın bu belirlenme üzerinden yapılmış olması,
3- Tutuklandığı tarihte 16 yaşından küçük olan davacının 27.11.2007 – 13.02.2008 tarihleri arasında 78 gün süreyle tutuklu kaldığı, bu dönem içerisinde maddi zararını resmi bir belgeyle ispatlayamadığı nazara alınıp, davacının vasıfsız bir işçi gibi değerlendirilerek tutuklu kaldığı dönemde 16 yaşından küçükler için geçerli olan net asgari ücret üzerinden, hafta sonu, dini ve milli bayram tatilleri nedeniyle indirim yapılmadan hesaplanacak miktarın maddi tazminat olarak ödenmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, 16 yaşından büyükler için öngörülen net asgari ücret miktarı üzerinden maddi zararının hesaplanması,
4- Davacının beraat ettiği dosyada vekiline ödediği 2.000 TL vekalet ücreti için yasal faizin tutuklama tarihinden itibaren talep edilmesine rağmen bu alacak miktarı yönünden yasal faize hükmedilmemesi,
5- Bilirkişi E.. T.. .adli yargı adalet komisyonları tarafından düzenlenen bilirkişi listesinde adının yer alıp almadığı, adının yer alması halinde denetime olanak tanıyacak şekilde ilgili listenin onaylı sureti dosyaya eklenmeden dosya içerisinde mevcut raporunun maddi tazminatın belirlenmesinde hükme esas alınması,
6- 04.05.2012 olan dava tarihinin gerekçeli karar başlığına suç tarihi olarak yazılması,
7- Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığının ilgili birimlerden sorularak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin ve davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, isteme uygun olarak, BOZULMASINA, 18.02.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.